Aslında Donald Trump’ın attığı adım, ABD’nin yıllar önce aldığı bir kararın uygulamasından ibaret. ABD yönetiminin, 1995’teki ‘Kudüs Büyükelçilik Yasası’na göre İsrail’in başşehri Tel Aviv’deki büyükelçiliğini Kudüs’e taşıması öngörülmüş. Ancak söz konusu yasa 22 senedir Bill Clinton, George W. Bush ve Barack Obama’nın başkanlık dönemlerinde her 6 ayda bir “ulusal güvenlik” gerekçesiyle ertelenerek bu güne gelinmiş.

Önemli bir nokta daha var: ABD Başkanı Donald Trump’ın Kudüs’ü İsrail’in başşehri olarak tanıma ve Amerikan Büyükelçiliğini Tel Aviv’den Kudüs’e taşıma planına dünyada destek veren ülke yok. Başta İslâm dünyası olmak üzere birçok uluslar arası kuruluş, Trump’ın attığı bu adıma karşı çıkarak, Trump’ı yeniden düşünmeye ve bu kararı uygulamaktan vazgeçmeye çağırıyor. Hür dünyanın bu karara itiraz etmesi önemlidir. Bu itiraz devam ederse sonunda kazanan insanlık âlemi olur. Haklı dâvâda sebat etmek önemli.

ABD’nin şimdiye kadar Tel Aviv’de hizmet veren büyükelçiliğinin Kudüs’e taşınması kararının bir günde uygulanması zaten mümkün değil. Konu ile ilgili değerlendirme yapan yetkililer, “Tel Aviv’deki elçilikte yaklaşık bin personel çalışıyor. Onları bugün Kudüs’e taşıya- bileceğimiz herhangi bir yerleşke bulunmuyor. Bu yeri bulmak, güvenlik endişelerini gidermek ve binayı inşa etmek zaman alacaktır” ifadelerini kullanmış. (ntv.com.tr, 6 Aralık 2017)

Acaba bütün dünyanın itiraz ettiği bir adımı ABD Başkanı Trump’a attıran sebep ne olabilir? Kudüs, Hıristiyanlarca da mukaddes kabul edilen bir şehir. Onlar da Kudüs’ün İsrail’in başşehri olmasına itiraz ediyorlar. Hattâ, Beyaz Saray’dan bazı yetkililerin, ABD Başkanı Donald Trump’ın Kudüs’ü “İsrail’in başşehri” olarak tanıma kararının, İsrail ile Filistin arasındaki barış sürecine en azından kısa vadede önemli zararlar vereceğini kabul ettiği beyan edilmiş. Bütün bunlara rağmen 22 yıldır ertelenen ve uygulanmayan bir kararın böyle bir dönemde gündeme gelmesi akılla, siyasetle, diplomasi ile izah edilebilir mi?

Aslında aklı başında İsraillilerin de bu karara itiraz etmesi gerekir. Çünkü bu karar Filistin’de ağır aksak da olsa devam eden ‘barış süreci’ni dinamitlemek anlamına gelir. Bu karardan sadece Filistinliler değil bölgede yaşayan herkes zarar görür. O hâlde Trump’a sözü geçen kim varsa durumu ona anlatmalı ve yanlış adımdan vazgeçilmesi istenmelidir.

22 yıldır uygulanmayan bu karar kâğıt üzerinde uygulandı, ama bakalım fiilen uygulanabilecek mi? Tel Aviv’den Kudüs’e taşınmasına karar verilen ABD elçiliği için daha yer bulunacak, inşaat yapılacak... 

Yoksa maksat taşınmaktan ziyade bölgede bıçak sırtında devam eden huzuru dinamitlemek mi? Bölgeye ve dünyaya daha fazla silâh satmak mı? Dünyayı ateşe verip, karşısında ısınmak mı?

Ümitsiz değiliz, son tahlilde inşaallah haklı olan kazanacak, dünyanın Trump’dan ve İsrail’den daha güçlü olduğu tescil edilecek. İnşaallah...