Zor, ama imkânsız da değil: İslâm âlemi gerçek anlamda niyet etse İsrail’in zulmüne dur diyebilir, demelidir.
İslâm dünyasında ‘Mescid-i Aksa’nın Muhafızı’ olarak anılan Şeyh Raid Salah, evinde kabul ettiği bir grup Türk gazeteciye açıklamalarda bulunmuş ve İsrail’in yaptığı zulümleri sıralamış. Keşke mümkün olsa da insanlığın barış çağrılarına kulak tıkayan İsrail’in yaptıkları bu fenalıklar bütün dünyaya anlatılabilse. Muhtemeldir ki hangi dile, dine ve ırka mensup olursa olsun insanlar ve insanlık bu haksızlıklara, bu zulümlere, bu keyfiliğe itiraz eder ve İsrail’e ‘dur’ der.
“İsrail otoriteleri, yaşamaya çalıştığımız bütün İslâmî değerlerimize savaş açmış durumda. Zor bir dönemden geçiyoruz” diyen Şeyh Raid Salah, bir Cuma hutbesinde verdiği vaazdan ötürü “şiddeti teşvik ettiği” gerekçesiyle İsrail mahkemesi tarafından 18 Nisan 2016’da 9 ay hapis cezasına çarptırılmış. Mayıs ayında tutuklanıp tek kişilik hücreye kapatılan ve cezasını çektikten sonra da 17 Ocak 2017’de serbest bırakılan Salah, İsrail otoritesinin Müslümanlara yönelik baskılarını had safhaya çıkarttığını hatırlatmış.
“İsrail, bugünlerde bütün dünyada moda olan terörist damgasını bize yapıştırdı” şeklinde konuşan Salah, şöyle devam etmiş: “Kapatılan kurumların tümü eğitim, sağlık, insanî yardım gibi faaliyetler yürütüyor, aynı zamanda Kudüs ve Mescid-i Aksa’ya hizmet götürüyorlardı. Bütün bu müesseseler, elle tutulur hiçbir sebep gösterilmeden kapatıldı. Bunlarla ilgili olarak hiçbir şekilde mahkeme süreci yaşanmadı. Bu müesseselerden bir tanesi hem Batı Şeria’da hem de Gazze’de 20 bin yetime yardım ediyordu. Bu yetimlerin şu anda bakacak kimseleri yok. Sokaklarda kalıyor.”
İsrail, Filistin halkına hizmet sunan dernek ile vakıf gibi kurum ve kuruluşları kapatmakla yetinmeyip kimi kişilere ise Kudüs’e girme ve yurt dışına çıkış yasağı getirdiği de unutulmamalı.
Salah, “2007’den beri Mescid-i Aksa’ya girişim yasaklanmış durumda. Uzun yıllardır da Kudüs’e girmeme izin verilmiyor. Aynı şekilde ülke dışına çıkışım da yasaklanmıştır. Yaptığımız işlerin esası ve boyutu ne olursa olsun, İsrail yaptıklarımızı kanun dışı ilân ediyor” ifadelerini kullanmış.
“Ne zamandan beridir Mescid-i Aksa’ya gidemiyorsunuz. Özlediniz mi, en çok neyi özlediniz?” şeklindeki soruya Şeyh Raid Salah şu cevabı vermiş: “Tabiî ki, Mescid-i Aksa’yı çok özlüyorum. Ama işgalden arındırılmış bir mescit olarak görmeyi ve girmeyi çok daha fazla özlüyorum. Bunun da basit bir sebebi var. Biliyorsunuz, bütün Müslümanlar, Mekke ve Medine’de bir araya geldiklerinde mutlu olurlar. Benim de umudum, günün birinde bütün Müslümanlarla Mescid-i Aksa’da bir araya gelmektir. Bu da ancak işgalin sona ermesiyle mümkün olabilecektir.” (AA, 11 Haziran 2017)
‘Mescid-i Aksa’nın Muhafızı’ olarak anılan Şeyh Raid Salah’, İsrail’in bu tavrını “2 milyar nüfuslu İslâm âlemine meydan okuma” olarak yorumlamakla haksız mı?
Sayılar önemli olmayabilir, ama İsrail’in yaptığı bu insan fıtratına aykırı uygulamaları sadece İslâm âlemini değil, bir bütün olarak ‘insanlık’ engelenmek durumunda değil mi? Filistin’de yaşananlar dünya insanlığına tam olarak anlatılabilse hiç şüpheniz olmasın insanlık bu zülme itiraz eder. Sadece İslâm âlemi değil, insanlık İsrail’e ‘dur’ demeli vesselâm.