Yine bilinen gerçekleri tekrarlamak durumunda kalacağız: Savaşın belki de tek kazananı; silâh üreten firmalar, satan tüccarlar ve kirli ticaretten kasalarını dolduran karanlık kişilerdir.
İki defa dünya savaşı yaşamış bir insanlığın bunu bilmemesi mümkün değil. Bunu bütün dünya bilir, ama ne hikmetse, bilmiyormuş gibi davranır. Son savaşlarda da bu talihsizlik yaşanıyor. Çoluk çocuk onbinlerce insan ölüyor, milyonlarca insan üzülüyor ve bir elin parmakları sayısında tüccar da seviniyor. Bu temel yanlışı sona erdirecek bir adım atılması gerekmez mi?
Nitekim, ABD merkezli bazı uluslar arası silâh şirketlerinin, 2011’den beri süren Suriye iç savaşında, bölgede yükselen tansiyon sebebiyle satışlarını ve kârlılığını arttırdığı ve şirket yöneticilerinin bu durumdan memnun olduğu belirtilmiş. Çelişkiye bakın ki, Suriye ya da diğer bölgelerdeki savaşlardan hem Amerikalı silâh tüccarları zengin oluyor, hem de bu haberleri biz yine onlardan duyuyoruz.
Amerika’da düzenlenen bir konferansta silâh şirketlerinin yöneticileri ‘ortaklarına’ firmalarının ‘başarısı’nı anlatırken bu durumu itiraf etmek mecburiyetinde kalmışlar. Silâh üreten şirket yöneticileri Ortadoğu’da, özellikle Suriye’de devam eden çatışmaların şirketlerinin silâh satışlarını arttırdığı yönünde değerlendirmede bulunmuşlar. (AA, 7 Aralık 2015)
Hatta ve hatta aynı yöneticiler Türkiye’nin hava sahasını ihlâl eden Rus savaş uçağını düşürmesinin Suriye’deki gerilimi artırdığını ve bu durumdan firmalarının “dolaylı olarak faydalanacağını” söylediği ileri sürülmüş. Bu haberlerde abartma payı olduğu akla gelebilir. Velev ki silâh üreten firmalar bunu itiraf etmemiş olsun, hakikat tam da böyle değil mi? Her kavgada, her savaşta, her krizde ilk kazananlar silâh üreten firmalar değil mi? Sırf bu sebeple dahi olsa ‘sulh/barış’ deskteklenmelidir.
Silâh tüccarlarının kurduğu tuzağı görmek için savaş çıkması bile icâb etmez. Türkiye ile Yunanistan arasında devam eden gerginlik, iki ülkenin de silâhlara kucak dolusu para aktarmasını netice vermedi mi? Ege Denizindeki ‘it dalaşı’nın bütçemizde getirdiği maddî yükün farkına varabildik mi? Silâh tüccarları ve onlara destek veren komisyoncular, “Cambaza bak, cambaza” metodunu uyguluyor ve insanları yanıltıyor Yıllarca, “(Düşman) Uçaklarını nasıl kovduk!” dedikçe para kaybetmeye devam ettik. Neticede ‘it dalaşı’nın her iki tarafa da fayda vermediği görüldü ve büyük ölçüde bu yoldan vazgeçildi. Son yıllarda eskisi kadar ‘it dalaşı’ olmadı ve ne kaybettik?
Bu arada, ilk günlerde hadiseyi alkışlayan iktidar cenahına yakın bazı yazarlar, “Rus uçağının düşürülmesiyle Türkiye’ye tuzak mı kuruldu?” demeye başladılar. Silâh tüccarlarının daha fazla silâh satmak için yapmayacağı iş, kurmayacağı tuzak olamaz. Bu bakımdan her adımda sulhu, barışı desteklemek icâb eder.
Silâh tüccarlarının “insanlar ölürse ölsün, kasalarımız dolsun” tuzağını mutlak surette tersine çevirmek durumundayız. Bunun için gayret gösterelim.