"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İnsan haklarının yanında dur!

Faruk ÇAKIR
09 Haziran 2017, Cuma
Ne yazık ki hak, hukuk ve adalet taleplerinin dile getirilmesinden rahatsızlık duyanların olduğu bir dünyada yaşıyoruz.

Çok özür dileriz, ama bu taleplere karşı “Hak, un değirmeninde olur” diyen ya da o şekilde davrananlara dahi rastlanıyor. Oysa “Hak haktır; küçüğe, büyüğe, aza, çoğa bakılmaz” önemli bir düsturdur. (Kastamonu Lâhikası, s. 112)

Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan da “Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvuru Sisteminin Desteklenmesi Ortak Projesi” çerçevesinde İstanbul’da gerçekleştirilen konferans ve yuvarlak masa toplantılarının açılışında yaptığı konuşmada önemli tesbitlerde bulunmuş. Bu tesbitlere bakınca “Keşke bu tesbitler uygulansa ve Türkiye sıkıntıları geride bıraksa” demekten başka ne yapabilir ki?

Devletin temel amaç ve görevlerinden birinin kişilerin temel hak ve hürriyetlerini sınırlayan engelleri ortadan kaldırmaya çalışmak olduğunu hatırlatan Anayasa Mahkemesi Başkanı Arslan, ünlü Fransız düşünür Jacques Derrida’nın, 11 Eylül’den [2001, Amerika’daki İkiz Kule saldırısı] hemen sonra verdiği bir röportajda “Her zamankinden daha çok insan haklarının yanında durmalıyız. Zira insan haklarına ihtiyacımız var” dediğini aktarmış.

Arslan, şunları da söylemiş: “İnsan haklarının öznesi eşrefi mahlûkat olan, yaratıkların en değerlisi, en şereflisi olan insandır. İnsan hakları, insanın sadece insan olmasından dolayı sahip olduğu haklardır. Tam da bu anlamda Mevlânâ Celâleddin-i Rumî, yüz yıllar önce insanın evrendeki merkezi yerini şöyle ifade etmiştir: ‘Cihanın aslı temeli sensin. Cihan, senin yüzünden yaratılmıştır.’ İnsanın ve haklarının bu merkezi değerine ve önemine rağmen özellikle 11 Eylül’den sonra güvenlik kaygısı tüm dünyaya dalga dalga yayılmış, bunun sonucunda da yine özellikle Batı’da İslamofobik davranışlar yaygınlık kazanmıştır.”

2001 ve 2004 Anayasa değişikliklerine atıf yapan Zühtü Arslan, bunları ‘çok radikal’ değişiklikler olarak yorumlamış. Aynı şekilde 2010 yılında tanınan ‘Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru’ hakkının da çok önemli olduğunu hatırlatan Arslan, bu uygulama sonrası Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) Türkiye aleyhinde açılan dâvâların azaldığını belirtmiş. 

AİHM’de açılan dâvâlar noktasındaki kısmî düzelmenin maalesef 15 Temmuz sonrası Türkiye aleyhinde değiştiğini de yine Anayasa Mahkemesi Başkanı’nın açıklamalarından öğreniyoruz: “Bireysel başvuru sayesinde 15 Temmuz’a kadar AİHM’e Türkiye ile ilgili yapılan başvuru sayıları çok ciddî şekilde azalmıştır, ihlâl sayıları da aynı şekilde azalmıştır. Türkiye başvuru sırasında yavaş yavaş gerilere düşmekteyken maalesef 15 Temmuz sonrası yapılan başvurularla yeniden 1. sıraya geçmiştir. Şu anda 23 bin başvuruyla AİHM aleyhine en fazla başvuru yapılan ülke Türkiye’dir.” (AA, 1 Haziran 2017)

AİHM’de aleyhine en fazla dâvâ açılan ülke olmak her halde övünülecek bir durum değil. O halde bir an önce tam adaleti sağlayacak şekilde adımlar atılsın. Hak aramanın ve hak talep etmenin utanılacak bir şey olmadığını idrak edelim.

Ünlü Fransız düşünür Jacques Derrida’nın, tesbitini her daim tekrarlamakta fayda var: “Her zamankinden daha çok insan haklarının yanında durmalıyız. Zira insan haklarına ihtiyacımız var.”

Okunma Sayısı: 2546
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı