Eğitim sistemindeki problemler bir günde, bir yılda çözülmez; ama idarecilerin hedefi ve maksadı çare bulmak olmalı. Her okulda problemler vardır, ama tahminlerin aksine belki de imam hatip okullarında daha fazla dert bulunur.
Daha doğrusu, “tahminlerin ve beklentilerin aksine imam hatip okullarında da dert var” demek belki daha isabetli olur. Çünkü veliler, ekseriyetle imam hatip okullarında ‘dert’ olabileceğini akıllarına getirmezler.
İmam hatip okullarının umumî olarak daha fazla tercih edildiği bir gerçek. Böyle olması da normal, çünkü bildiğimiz lise eğitimine ilâve olarak din eğitimi de veriliyor bu okullarda.
“İmam hatip okullarının da dertleri var” kanaati sadece bizim ifade etmeye çalıştığımız bir tesbit değil. İmam-Hatip Okulları Mezunları Mensupları Derneği (ÖNDER), 10. İmam Hatipler Kurultayı Sonuç Bildirisine bakıldığında ‘dert’lerin herkes tarafından bilindiği akla geliyor. 26-28 Aralık 2014’te, Adıyaman’da düzenlenen 10. İmam Hatipler Kurultayı’nın sonuç bildirisinde öne çıkan başlıklar şöyle:
* Eğitim ve öğretimde kalitenin arttırılması için gerekli çalışmaların yapılması,
* İdareci, öğretmen ve öğrenci kalitesinin arttırılması,
* İmam hatiplilik şuurunu arttırmak için okuma guruplarının oluşturulması,
* Okullara yönelik seminer ve konferansların düzenlenmesi,
* Hafızlık öğrencilerine yönelik ön hazırlık çalışmalarının yapılması ve desteklenmesi,
* Okulların fizikî yapılarının iyileştirilmesi yönünde çaba sarf edilmesi,
* Mezunlar ve mensuplarla ilişkilerin geliştirilmesi,
* Okul aile birliklerinde aktif rol alınması,
* İmam hatip okullarındaki müdürlerin meslek hocalarından ve imam hatip şuuruna sahip hocalardan seçilmesi,
* Diyanet teşkilâtı ile paydaş faaliyetler yapılması,
* İllerimizde bulunan üniversitelerle proje odaklı çalışmaların güçlendirilmesi.
“Şunlar, şunlar yapılsın” diye sıralandığına göre; bunların yapılamadığı ya da tam yapılamadığı akla geliyor. O halde imam hatip okullarındaki eğitimin problemsiz olduğunu söylemek kolay değil. Bir öğrenci velisi olarak imam hatip okullarında sıkıntılar olduğuna şahidiz. Adıyaman’daki kurultayda dile getirilen “İmam hatip okullarındaki müdürlerin meslek hocalarından ve imam hatip şuuruna sahip hocalardan seçilmesi ve idareci, öğretmen ve öğrenci kalitesinin arttırılması” teklifi de yerine getirilmesi icap eden bir talep. Elbette her okulun idareci ve öğretmenlerinin ‘kaliteli’ olması arzu edilir, ama bilhassa imam hatiplerde buna çok defa fazla ihtiyaç duyuluyor. Meselâ, çocuklara Kur’ân dersi veren bir öğretmenin kendisinin namaz kılmadığını düşünün... Ya da Peygamberimizin (asm) hayatını anlatan bir öğretmenin, onun hadislerini hafife aldığını düşünün. Böyle bir eğitime ‘iyi’ denilebilir mi?
Tabiî ki cemiyetimizin genel hali bütün okullara, bütün eğitimcilere ve elbette bütün medyaya yansıyor. Fertler ne kadar iyi olursa, okullar da, öğretmenler de, medya mensupları da o ölçüde iyi olur. Bunun yolu da yine eğitimden başlayıp eğitimden geçtiğine göre; el birliği ile eğitimdeki problemleri sıfıra indirmeye çalışmalıyız. Maksadımız hiç kimseyi kınamak değil. Dertleri görelim ki çare bulalım. “Kol kırılsın, ama yen içinde kalsın” demeye devam edersek kırıkların kangrenlere dönmesine de sebep olabiliriz.
Kalpleri fetheden bir eğitim sisteminin olmasını istemek hakkımız değil mi?