Bilindiği üzere iyilerle kötülerin mücadelesi kıyamete kadar devam edecek.
Gerek Türkiye’de ve gerekse dünyanın başka ülkelerinde bu mücadele var ve olacak. Türkiye’yi idare edenlerin yapması gereken işlerden biri de başka ülkelerdeki ‘iyi’lerle birlik imkânlarını aramak olmalı. Böylelikle dünyadaki kötülüklere karşı koymak daha kolay ve mümkün olur.
Avrupa’dan gelen bazı haberler iyilerle kötülerin mücadelesinin hız kazandığını gösteriyor. Bir gün İslâm ve Müslümanlar aleyhinde haberler duyarken, öbür gün lehinde haberler duyuluyor. Avrupa’nın en çok tartıştığı konulardan biri de tesettür. “İkinci Avrupa”yı temsil eden Avrupalıların hanımların tesettürü tercih etmelerini anlamaları kolay olmuyor.
Son zamanlarda şahit olunan tartışmalardan biri de Fransa’da yaşandı. Fransa’daki bazı belediyeler (sayının 30 civarında olduğu ifade ediliyor) hanımların ‘burkini’ ya da ‘haşema’ denilen tesettürlü giysilerle denize girmelerini yasaklamak istedi. Hatta polisin deniz kıyısında güneşlenen hanımlara müdahale ederek tesettürlü giysilerini çıkarmak istediğini gösteren fotoğraflar paylaşıldı.
Hak, hukuk ve adalet çağrılarının yapıldığı bir devirde böyle hadiselerin yaşanması elbette insanı şaşırtıyor. Hadiseye toptancı bir yaklaşımla değil de “İyi’leri temsil eden Birinci Avrupa ve ‘kötü’leri temsil eden İkinci Avrupa olmak üzere İki Avrupa var” penceresinden bakılınca mesele anlaşılıyor.
Avrupa’dan gelen son bilgilere göre 30’a yakın belediyenin aldığı ‘tesettürlü olarak denize girmek yasak’ kararına Fransız Danıştayı ‘dur’ demiş. İlgili haber şöyle: “Fransız Danıştayı, bu giysilerin kamu düzeni açısından tehdit oluşturduğu gerekçesiyle yasaklamasını ele aldı. Danıştay kararında, kamu düzenine ilişkin kanıtlanmış risk olmadığı sürece belediyelerin özgürlükleri kısıtlayamayacağı belirtildi. Fransız Danıştayı, burkini yasağının, aralarında bireysel özgürlük ve inanç özgürlüğünün de bulunduğu temel özgürlüklere yönelik ciddî bir müdahale olduğunun altını çizdi. (...) Danıştay, yaptığı değerlendirme sonucunda, uygulamanın yasalara uygun olmadığına hükmetti. Danıştay tarafından verilen karar, yasağın derhal kaldırılması sonucunu doğuracak.” (Hürriyet, 27 Ağustos 2016)
Tartışma burada bitmemiş olabilir. Muhtemeldir ki önümüzdeki günlerde başka Fransa’nın ya da Avrupa’nın başka bir yerinde benzer bir yanlış karar alınabilir. Burada önemli olan, ‘iyi’lerin ve ‘kötü’lerin mücadelesinin yaşandığını görmek ve ülkelerin, birliklerin toptan iyi ya da kötü olmadığıdır.
Önemli bir nokta da Fransa’daki yasağın sadece mahkeme kararıyla reddedilmesi değildir. Mahkeme bu kararı vermeden önce binlerce Fransız bu uygulamayı protesto etmiştir. Hatta dinle diyanetle olmayan Fransız motorcular yasağın uygulanmaya çalışıldığı sahile inip giyinik olarak protesto niyetiyle güneşlenmişlerdir.
İnşallah gerek Avrupa’dan ve gerekse dünyanın başka ülkelerinden hep müjdeli, haklı, adaletli haberler duyarız. Türkiye’yi idare edenler ve herkes hadiselere “İki farklı Avrupa var” ölçüsüyle bakmak durumunda. Öyle bakalım ve dünyanın her yerindeki iyilerle el ele verelim.