"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hukuktan istifa eden hukukçu

Faruk ÇAKIR
04 Aralık 2014, Perşembe
Hukuk konusunda da eğitim kadar dertli ve yaralıyız. ‘İlahî tabii hukuk’ devre dışı kalınca, adalet dağıtması gereken sistem dert dağıtır hale geldi. “Adalet mülkün temelidir,” ama uygulanmadıktan sonra bir işe yaramıyor ki...

“Hukuk sistemi tıkır tıkır işliyor” diyen bir kişi bulabilir miyiz? Başbakandan diğer bakanlara, muhalefetten iş adamına; “Hukuk var, problem yok” güvencesi verebilen var mı? Maalesef, hukukçular da bu konuda çok dertli. Suçlu aramayı bir yana bırakıp, problemi teşhisle işe başlamak gerekir. “Varsın, hukuk ve adalet iyi tecelli etmesin. Biz maddi olarak büyümeye bakalım” diyebilir miyiz?
Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yücel Sayman da hukuk sistemine güvenini kaybedenler arasında. Biraz da kızgınlıkla, “Hukuktan istifa ettim” diyen Sayman’ın tesbit ve ikâzları dikkate alınmalı.
“17 ve 25 Aralık yolsuzluk iddialarıyla ilgili yayın yasağını nasıl değerlendiriyorsunuz?” şeklindeki soruya Sayman şöyle cevap vermiş: “Hukukî düzenlemeleri veya alınan bir kararı uzun zamandır hukuk açısından tartışmayı reddediyorum. Çünkü Türkiye’de hukuk bitti. (...) Son zamanlarda yapılanları bir hukukçunun anlaması zaten mümkün değil. Ben de biraz olsun anlayabilmek için yedi ay önce hukukçu olmaktan istifa ettim. (...) Düşünsenize; yolsuzluk soruşturması kapsamında bir savcı yakalama kararı veriyor ve bu fiilen uygulanamıyor. Yani siyasî iktidarın güçlü isimleri uygulatmıyor. Buna da kimse ses çıkaramıyor. (...) Bir ülkede sistem böyle işliyorsa, orada hukuk bitmiş demektir.”
Yücel Sayman, 1982 darbe anayasasına da itiraz ediyor: “82 Anayasası’nın başını okumak, despotizmin felsefesinin ve işleyişinin temel prensiplerinin korunduğunu anlamak için yeter de artar bile.”
Haksızlıklarla mücadele etmenin zorlaştığına dikkat çeken Sayman şöyle devam etmiş: “Kamunun bile kim olduğuna artık devlet organları karar veriyor. Ben bir hukukçu ve vatandaş olarak kamuoyunu tanımlayamıyorum. Hatta ben kamuoyuna mı aidim, birey olarak varlığım kime feda edildi, onu bile bilmiyorum. (...) Eskiden, yasaklar âlemi içinde -oraya, buraya çarpmamak için- slalom yapılabiliyordu. Fakat şimdi işler öyle değil. Birden bire başınızı belaya sokmak için size dava açtırabilirler. Daha da tehlikelisi; dava açılsın diye ulu orta konuşabilir ya da medyada sizi hedef bile gösterebilirler. Dava açıldıktan sonra çıkacak karar da buna göre veriliyor zaten. Bakın, yeni bir anlayışın kavramlarıyla konuşmaya başladık; bu yüzden kimse ne olduğunu tam olarak anlayamıyor.” (Konuşan: Tunca Öğreten, Taraf, 1 Aralık 2014)
“Batı’da bu hukuksuzluğun bir örneği var mı?” sorusunun cevabı da şöyle olmuş: “Batı’da demokrasi olduğu için bunun bir örneğinin olması da mümkün değil. Batı’da bu kadar olmasa da bazı uygulamaları eleştirebilirsiniz ve eleştirdiğinizde başınıza neler geleceğini bilirsiniz. Fakat Türkiye’de bilinmiyor. Sorun da burada. (...) Medyanın en büyük problemi, gazete ve TV kanalı sahiplerinin kimliği... Gazete patronlarının hemen hemen hiçbiri gazetecilik mesleğinden gelmeyen insanlardan oluşuyor. (...) Gazetecileri hapse atmaya gerek yok zaten. Gazete patronlarına ihale karşılığında nasıl haber yapılması gerektiğini ya da hangi gazeteciyi çalıştırıp, çalıştıramayacağını iktidar söylüyor zaten. (...) Devlet, savcısına dava açılmasına bile müsaade etmiyor. Hakkımı aramak istediğimde Adalet Bakanlığı’na dava açmam gerekiyor.”
“Hiçbir hükümet bu kadar devletleşmemişti” diyen Yücel Sayman, “Erdoğan’ın AKP lideri gibi hareket etmesi Anayasa’ya uygun mu?” sorusuna da şu cevabı vermiş: “Olmazsa ne olacak? (...) Erdoğan, partiden istifa etti mi, kaydı silindi mi acaba. Ben pek sanmıyorum. Ki silinmese, istifa etmese ne olur, ne yapabilirsin ki? Partiyi ve Türkiye’nin gündemini hâlâ Erdoğan yönetiyor. (...) AKP’nin en çok rahatsız olduğu şeylerden biri bu, ‘Kamu düzeni’ kavramıydı. Şimdi rahatsız olduğu şeyi halka dayatmaya çalışıyor.”
Prof. Dr. Yücel Sayman’ın tesbitlerine katılan olur, katılmayan da olur. Ancak ortada bir gerçek var: Türkiye hukuku adaletli dağıtma dersinde sınıfta kalmış durumda. Yabana atılmaması icab eden bir tesbit de, hiçbir hükümetin bu kadar devletleşmemiş olduğu şeklinde olanıdır. Bu devletleşme ve devletleştirme hayra alamet değil...

Okunma Sayısı: 1249
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı