"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Her türlü istismara karşı...

Faruk ÇAKIR
02 Nisan 2016, Cumartesi
En az terör kadar tehlikeli, sinsi ve toplumu öldüren başka bir musîbetle daha karşı karşıyayız.

Ahlak bozuluyor, çöküyor ve dibe vuruyor.

Gazete ve televizyonlardaki haberler bu gözle incelenirse, tehlikenin her yanı sardığı açık bir şekilde görülür. Cinayetler, intiharlar, kavgalar, boşanmalar maalesef etrafı sarmış durumda. Yaşananlar abartılı bir dille anlatılmış olabilir, ama anlatılanların yarısı bile doğru olsa sarsılmaya yeter.

Çok çok çirkin, çok çok büyük bir hadise de, bilhassa çocukların ‘istismar’a maruz kalmasıdır. Ayrıntılarını ve şekillerini anlatıp zihinleri bulandırmaya gerek yok. Bütün istismarlara ve istismarcılara lânet olsun! Allah’ım! Böyle fitne ve fesatlardan hepimizi koru, uzak tut, muhafaza et. Amin.

Çirkinlikleri anlatmanın bir faydası yok. Ancak bu, ‘çirkinlikler’i yok saymak, ‘çirkin’leri korumak anlamına gelmemeli. Böyle çirkinlere ve çirkinliklere adalet dairesi içinde her türlü cezaî müeyyide uygulanmalıdır. 

Fakat çok daha önemli olan, bu çirkinlere ve çirkinliklere, istismarcılara imkân ve fırsat vermeyecek bir eğitim sistemi kurabilmektir. Sabah akşam bu çirkinlikler eleştirilse, iyi bir eğitim sistemi kurulmadıktan sonra istismarlar önlenebilir mi?

Prof. Dr. Şevki Sözen’in de dikkat çektiği bir gerçek var. İstismar hadiselerinin ‘yakın’lardan gelme ihtimali fazla. Medyaya yansıyan ‘çirkin haber’ler de bunu göstermiyor mu? Çocukların okullarda ve ‘tanıdık’lar vasıtasıyla mağdur edilmeleri ‘gerçek’leri görmemizi icap ettirir.

Başkaları başka çareler teklif edip gündeme taşıyabilir, fakat bu ‘çirkin’liklere karşı sağlam ve doğru bir ‘eğitim’den başka çare yoktur. Sağlam ve doğru eğitim de; ‘doğru İslâmiyet ve İslâmiyete lâyık doğruluğu’ içine almalıdır. Hemen, “Bu eğitimi alanlar da yanlış yapmıyor mu?” diye itiraz edebilir. Kulağa doğru bir itiraz gibi gelse de, bu bakış açısı, bu itiraz kökten yanlıştır. Çünkü ‘din eğitimi’ alan herkesin “doğru İslâmiyet ve İslâmiyete lâyık doğrulukta” din eğitim aldığı iddia edilemez. Eğer bir kişi, görünüşte ‘din eğitimi’ aldığı halde, kötülüklerden geri durmuyorsa; o kişi hükmen “doğru İslâmiyet ve İslâmiyete lâyık doğrulukta” din eğitimi almamış sayılır.

Tabiî ki insanın en büyük düşmanı nefis ve şeytandır. Zaten en büyük mücadelenin bu ‘düşman’lara karşı verilmesi gerektiği ve asıl ‘cihad’ın da bu olduğu belli değil mi? Son nefese kadar devam eden bu mücadelede muvaffak olmak ve çirkinliklere bulaşmamak için insi ve cinni şeytanlardan Allah’a sığınmak lâzım ve sığınırız.

Hadiseye bu pencereden bakmaz, kalıcı tedbirler aramazsak, maalesef çirkinlikler sürüp gidebilir. “Çocuklara çığlık atmayı öğretelim, çocuklara erken yaşta şu eğitimi verelim, çocuklara direnmeyi öğretelim” demek tek başına çare olmuyor. 

Yapılacak iş bellidir: Her ne ad altında olursa olsun müstehcenlik teşvik edilmeyecek; aksine önlenecek. En küçükten en büyüğe kadar “doğru İslâmiyet ve İslâmiyete lâyık doğruluk” öğretilecek. Ve bunlar gelip geçici değil, kalıcı politika olacak. Devamında da adalet hızlı ve gerçekten ‘adil’ olacak. Çirkinlikleri ancak bu şekilde önleyebiliriz. Tabiî, fiilî ve sözlü duâyı da unutmadan...

Okunma Sayısı: 2140
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı