Temeli eğitime dayanan problemlerimizden biri de trafik kazalarıdır.
Gerekli tedbirler alınmadığı için meydana gelen trafik kazaları hem maddî hem de mânevî kayıplara sebep oluyor. Bu sebeple bayram günlerinin pek çok aile için hüzün günlerine döndüğüne şahit olunmuştur.
Son olmasını arzu ettiğimiz çok sayıda ölümlü bir kaza da 13 Mayıs 2017 günü Muğla-Marmaris karayolunun Sakar Geçidi mevkiinde meydana geldi. Hızla viraja giren bir tur otobüsü devrildi. Kazada 24 kişi öldü 10 kişi de ağır yaralandı. Ölenlerin çoğunun kadın olduğu ve ‘Anneler Günü’ gezisi için İzmir’den yola çıktıkları açıklandı. Bu vesile ile ölenlere Allah’tan rahmet dilerken yakınlarına da sabırlar temenni ediyoruz.
Karayolu Trafik ve Yol Güvenliği Derneği Genel Başkan Yardımcısı Atilla Koçhan, bu vesile ile bir değerlendirme yapmış ve şu notları kamuoyu ile paylaşmış: “Türkiye hergün virajı alamayarak insan ölümlerini seyrediyor ve sürekli başsağlığı dileyerek cenaze kaldırıyor. 1- Türkiyenin şoförlerinin çoğu hâlâ bir viraja nasıl girilir ve nasıl çıkılır bilmiyor. 2- Meslekî yeterlilik belgesinin önemini bilmiyor. 3-Araçların yıllık fennî muayenesinin önemini bilmiyor. 4- Korsan taşımacılığın tüm yolcuların tüm haklarını gasp ettiğini bilmiyor. 5- Uykusuz ve yorgun araç kullanmanın ne demek olduğunu bilmiyor. 6- Sürekli cep telefonları ile konuşarak yola dikkat etmemenin önemini bilmiyor. 7- Elektronik veya zabıta denetiminin ne kadar etkili olduğunu bilmiyor. (...) Yetkililer başsağlığı mesajı yayınlıyorlar. (...) (Sayın yetkililer) Çözüm ve tedbir nerede? Siz onları bir an önce düşünün.”
Bu hatırlatmaların haklı tesbitler olduğu gerçeğiyle hemen her gün karşılaşmıyor muyuz? Özel bilgi sahibi olanlar müstesna, kaç şoförümüz kullandığı arabanın özelliklerini, fren mesafesini, yağmurlu havadaki yol tutuş durumunu bilir?
Bu noktada ilgili herkesin ihmâli ve sorumluluğu vardır. Araba satan firmalar ya da galeriler sattıkları arabaların özelliklerini şoförlere 5 dakika ayırıp anlatır mı? “Yakıtı doldur, sür gitsin” anlayışıyla trafik kazaları önlenebilir mi?
Bir defasında 30 yıllık bir şoförün 20 yıldan beri kullandığı özel arabasının arka cam buharını kurutacak düğmesinden habersiz olduğunu görmüş ve şaşırmıştım. Sonraları benzer pek çok durumla karşılaşınca şaşırmamak gerektiğini anladım. Çünkü şoförlere kullandıkları arabayı tanıtan bir eğitim verilmiyor, kimse de buna ihtiyaç duymuyor. Sonra gelsin kazalar, gelsin acılar. Allah muhâfaza...
Bu vesile ile bir defa daha hatırlatmak gerekir ki trafik kuralları sadece ‘hız’la sınırlı değil. Yetkililer hız sınırını aşanlara para cezası kesmenin peşindeler. Elbette hızlı araç kullanmak kazaların önemli sebeplerinden biridir. Fakat sadece bu meseleye odaklanmak kazaları önlemeye yetmiyor.
Eğer yaşanan kazalardan ibret ve ders alınırsa benzerleri tekrarlanmayabilir. Yarını beklemeden bu hususta adım atmak mecburiyetindeyiz. Yoksa hep beraber maddî ve mânevî kayıplar vermeye devam ederiz.