Hadiseleri olduğu gibi anlamak ve anlatmak yerine abartıyı tercih etmenin fayda vermeyeceğine tarih şahittir.
Hatta hamasetin, gerçekleri değil de insanların hoşuna gidecek şeyleri anlatmanın çok mahzurlarına, zararlarına da yine tarih şahittir. Böyle olmasına rağmen ısrarla hamasetin tercih edilmesini anlamak mümkün değil.
Çarşamba günü (24 Ağustos 2016) sabaha karşı Suriye sınırında yer alan Ceraplus'da bulunan IŞİD'e ait terör mevzilerinin bombalanmaya başlandığı ve devamında da tankların Suriye topraklarına girdiği duyuruldu. Bu harekâttan mümkünse hiç, değilse en az zararla çıkmamızı ve IŞİD ve benzeri her türlü terör örgütlerinin söndürülmesini temenni ederiz. Suriye meselesi bir günde bu noktaya gelmedi. Dolayısıyla meseleyi halletmek de çok kolay değil.
Dikkati çeken nokta, harekât sonrası hamasetin en üst noktalara çıkmış olmasıdır. Sanal âlemde yapılan yorumlarda bu hareketin ne getirip ne götüreceğinden ziyade abartılı anlatımlara yer veriliyor. 500 yıl önceki tarih hatırlatılıyor ve bugünle kıyaslanıyor. Elbette bu müdahaleyi yapan silâhlı kuvvetlerimizin burnunun kanamasını istemeyiz ve hiç kimsenin de böyle bir şeyi isteyebileceğini düşünmeyiz. Ancak başka meselelerde olduğu gibi bu meselede de sükûnetle hareket etmek gereklidir.
Hatırlanacağı üzere Irak hadisesinde de Türkiye'nin müdahil olması bazılarınca teşvik edilmiş, ancak son anda Türkiye o bataklığa girmemişti. Uzun dönemde bakıldığında Türkiye'nin kazançlı çıktığı görüldü. Elbette Suriye meselesi daha girift, daha çetrefilli ve daha çetin bir mesele. Dolayısıyla hamaset yerine akılla, sükûnetle ve yıllar sonrasını düşünerek adım atmakta fayda var.
Türkiye'nin içeride ve dışarıdaki teröristlerle mümkün olan en etkili mücadeleyi yapması doğuştan hakkıdır. Bunu yaparken diplomasiyi kullanması da yine menfaatimiz icabıdır. Ülkeleri, etkili çevreleri ve söz sahibi kuruluşları ikna etmek, terörün insanlık düşmanı olduğunu ortaya koymak en isabetli yoldur. Bunu yapmadan sadece dinleyenleri heyecanlandırmak için yapılan hamasi konuşmalar neticesiz kalır. Elbette bu konuşmaları alkışlayan, çoğaltan ve yayan kişiler ve kitleler olur. Hatta konuşana ve dinleyene geçici bir fayda da verir. Fakat uzun dönemde fayda verir mi?
Hamaset yaparak dertlerimizi çözmek, terörü, anarşiyi, fakirliği ortadan kaldırmak mümkün olsa hep birlikte hamaset yapalım. Övünmekle, "Bir Türk dünyaya bedeldir" anlamına gelecek söz ve davranışlarla gerçekleri ortadan kaldırabilir miyiz?
Hamasi konuşmalar, abartılı anlatım hasta olan bir insanın ölçüsüz şekilde 'kortizonlu ilâç'lar kullanmasına benzetilebilir. Uzmanların ifadesine göre bu tür ilâçlar görünüşte hastayı iyileştirir, ama yan etkileriyle hastayı içten içe çökertir. Hamaset de böyle bir musîbettir. Hamaseti bir yönüyle 'zehirli bal'a da benzetebiliriz. Ağıza alındığında tatlı gelir, ama özünde zehirli olduğu için insanı hasta eder, yataklara düşürür ve hatta ölçü kaçırılırsa ölüme götürmesi dahi mümkün olur.
Hamaset de bir tür tuzaktır, düşmeyelim.