"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hacdaki faciadan ders alınacak mı?

Faruk ÇAKIR
26 Eylül 2015, Cumartesi
Kurban Bayramının birinci günü (24 Eylül 2015), Mekke yakınlarındaki Mina’da meydana gelen büyük facia İslam alemini derin bir hüzne ve kedere gark etti.

Şeytan taşlama mevkiinde meydana gelen izdiham ve neticesindeki faciadan hepimizin ve İslam aleminin alması gereken ders ve ibretler vardır.

Bu facianın, hacda yaşanan ilk facia olmadığı doğru. Ancak, son olması için gerekli tedbirler alınacak mı?

Tabii ki aradan saatler geçmesine rağmen facianın tam olarak nasıl meydana geldiği izah edilmiş değil. Dolayısı ile ortada nasıl bir ihmal olduğunu da bilemiyoruz. Fakat şunu söylemek mümkün: 2015 yılında böyle faciaların oluşmasına fırsat verilmemeli.

Gençliğimizde (1995) hac ibadetini yapmak nasip olduğu için, Mekke’yi, Arafat’ı, Mina’yı hiç bilmeyenlere göre bir miktar konuşma hakkımız olsa gerek. Elbette aradan 20 yıl geçmiş ve bazı tedbirler alınmıştır, ama anlaşıldığı kadarıyla bu tedbirler yeterli olmamıştır. İslam alemi bu hususta neler yapabilir? İlk adım olarak bu meseleri suhuletle konuşmaya, Suudi Arabistan yöneticilerini iknaya çalışmalıdır.

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Mina’daki izdiham ve facia sonrası ‘Hac İdare Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısında önemli açıklamalarda bulunmuş. Görmez, “Hac ibadetinin güvenliği konusunda bir uluslararası konferans toplayarak, bir toplantıya bütün İslam dünyasını davet ederek, yıllardır bu ibadette bize yardımcı olan ve gerçekten de bu ibadetin kolaylaştırılması için de çok büyük emek sarfeden Suudi Arabistan’daki kardeşlerimize nasıl yardımcı olabileceğimizi yeniden ele alma zarureti hasıl olmuştur” diyerek meseleyi konuşa konuşa halletmeyi teklif etmektedir, ki çare de budur.

Kimileri bu faciadan yola çıkarak mütedeyyin insanları karalama yolunu tercih ediyor ki, çare bu değildir. Başka dinlere mensup insanların da kitleler halinde hareket ettiği durumlarda benzer kazalar ve facialar yaşanabiliyor. Elbette, başka insanların yaşadığı facialar, İslam dünyası için bahane olmamalı. Mutlaka her türlü imkân araştırılarak bu faciaların tekrarlanmasının önüne geçilmeli. Maalesef, 2015 yılında yaşanan böyle bir hadise İslam dünyasının ‘tebliğ’ imajını da olumsuz yönde etkiliyor.

Faciaların onlarca sebebi vardır, ama göz önünde bulundurmamız gereken asıl problem İslam aleminin karşı karşıya bırakıldığı cehalet hastalığıdır. Üstad Bediüzzaman’ın dikkat çektiği ‘üç düşman’ doğrudan olmasa da dolaylı olarak burada da önümüze çıkıyor: Cehalet, fakirlik, ihtilaf... Yine Bediüzzaman’ın ifadesiyle İslam dünyası bu ‘üç düşman’a karşı “Sanat, marifet (bilgi) ve ittifak” ile mücadele etmek durumundadır. (Orjinal metin için bakınız: Tarihçe-i Hayat, s. 56)

“Bu yol çok uzun. Biz acil ve kısa bir yol istiyoruz” diyenler olabilir. Sanat, marifet ve ittifak yolu uzun ve meşakkatli olabilir, ama kesin ve kalıcı çare buradadır. Diğer çareler sun’i, geçici, neticesiz ve aldatıcıdır. ‘Dur’ deyince durmayan, ‘Güvenliğiniz için şu kurallara uyun” diyenleri anlamayacak ölçüde ‘cahil’  birakılmış bir kitleyi facilardan korumak mümkün müdür?

Elbette güvenlik tedbirleri de alınsın, ama asıl problemin cehalet, fakirlik ve ihtilaf hastağında olduğu ve çarenin de bu hastalıkları tedavi etmekten geçtiği görülsün. 

Mina’da yaşanan facianın tekrarlanmaması için her türlü tedbiri bugünden almaya başlayalım.

Okunma Sayısı: 1717
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı