Geçen yıllarda başlayan ve İslâmı ve Müslümanları başka din mensuplarına tanıtmayı hedefleyen ‘Açık Kapı Günü’ müsbet neticeler veriyor.
Bilhassa Almanya gibi Müslüman nüfusun nisbeten kalabalık olduğu Avrupa ülkeleri bu gün vesilesiyle camileri ziyaret ediyor ve belki de yersiz korkularını geride bırakıyorlar.
Almanya’daki Diyanet İşleri Türk İslâm Birliği’nin (DİTİB) Dış İlişkiler Müdürü Dr. Zekeriya Altuğ, Açık Cami Günü’nün 20-25 yıldır bazı camilerde yapıldığını, son 11 yıldır da 4 büyük İslâmî kuruluşun koordinasyonu ile Almanya genelindeki bütün camilerde bu günün (3 Ekim) geleneksel olarak tekrarlandığını hatırlatmış.
Dr. Zekeriya Altuğ, Köln Belediye Başkanı Henriette Reker’in de ziyaret ettiği camide Almanlara İslâmiyet, cami kültürü ve Hz. Muhammed (asm) hakkında bilgi de vermiş. Altuğ, “Burada amaç Almanya’nın birleşmesine, birliğine Müslümanların da dahil olduğu ve bizim de Almanya’nın bir parçası olduğumuz mesajını vermek. Camilerin bu toplumun, bu şehirlerin ve bu mimarî çevrenin artık değişmez bir parçası olduğu mesajını vermek istiyoruz ve kendimizi tanıtmak için bu günü düzenliyoruz” şeklinde konuşmuş. (AA, 3 Ekim 2017)
İslâm dünyasının dertleri arasında yer alan “İslâmdan korku” ve yabancı düşmanlığı konusunda da değerlendirmeler yapan Dr. Altuğ, şöyle konuşmuş: “Yabancı düşmanlığında olduğu gibi İslâm düşmanlığı ve İslamofobi’nin de temel kaynağında tanımamak, bilmemek en önemli unsur. İnsanlar ne kadar az tanıyorlarsa o kadar büyük endişe ve korku içinde oluyorlar. Bu korkuları da kötü niyetli çevreler kendi amaçları için kullanabiliyor. Bunun panzehiri daha şeffaf, daha çok diyalog içinde, daha çok insanlarla iç içe iletişime geçmek. Camilerimizi açarak insanlara ‘Biz açığız, iletişimdeyiz, bu toplumda varız ve bu toplumun içinde yaşıyoruz’ mesajı vermek istiyoruz. Bunu yaptığımız bölgelerde barış ve huzur içinde yaşadığımızı gözlemliyoruz. Toplumu ayrıştırmak isteyenlere karşı verilebilecek en önemli cevap bu diye düşünüyoruz.”
Risale-i Nur eserlerinde de hatırlatıldığı üzere insanın bildiği ve yetişemediği şeye düşman olması yaşanan bir gerçektir. Bunu ortadan kaldırmanın çaresi de ifade edildiği üzere açıklık, şeffaflık, insanlarla iç içe olmaktan geçer. İnsanlar bilirse camiden de Müslümanlardan da korkmaz. Bilmezse, tanımazsa ya da ilâve olarak yanlış tanırsa o zaman maalesef düşmanlık filizlenebilir.
Camiyi ziyaret eden Kölnlü Hans Müller şu ifadeleri de dikkat çekici: “Bizim de evimiz bu caddede, yani bu camiyle komşuyuz. Cami çok aydınlık ve şeffaf, bu tür etkinliklerin yapılması çok hoş. Bazı insanların korkuları var, bu korkuları ortadan kaldırmak için bu tür etkinlikleri arttırmak gerekir.”
Cami kapılarının herkese açık olması çok önemli olduğu gibi bütün dünyadaki Müslümanların gönüllerinin de bütün insanlığa açık olmasında fayda var. “Şefkat Peygamberi”nden örnek olarak insanları iyiye, doğruya, güzele; yani İslâma dâvet etmek bütün Müslümanların ömür boyu devam edecek bir vazifesidir. Camilerin ‘açık kapı’ uygulaması sadece yılda bir gün değil, her gündür ve öyle de olmalıdır. Kapılarımızı ve gönüllerimizi insanlığa açık tutabilirsek diğer dinlerin mensuplarının ‘fevc fevc, kafileler halinde’ fıtrad dini İslâma teslim olduğunu ve olacağını görürüz.
İslâm âlemindeki camilerin ve gönüllerin yılın her günü ve her saatinde insanlığa doğruları anlatmak için açık ve hazır olması en büyük temennimiz.