Ankara’da düzenlenmek istenen bir miting öncesinde patlatılan bombalar onlarca kişinin ölümüne, yüzden fazla kişinin de yaralanmasına sebep oldu. 

Bombalı ‘tuzağı’ kimin kurduğu, hedefin ve maksadın ne olduğu elbette önümüzdeki günlerde daha çok tartışılacak. Bu terör saldırısının Türkiye’nin aleyhinde olduğu, birlik ve beraberliği hedef aldığını, demokrasinin gelişmesine tuzak olduğunu hatırlatmaya bile gerek duyulmaz. Farklı siyasî görüşlere sahip olanlar dahi bu saldırırı kınadı. Elbette, baştan sonra kadar en ağır şekilde kınanmayı hak eden bir saldırı, bir tuzak, bir provokasyonla karşı karşıyayız. 

Şunu söylemek durumundayız ki, ülkemiz böyle provokasyonlara imkân vermeyecek bir ‘tedbir’i en baştan alabilmelidir. Son yıllarda toplu ölümlerle neticelenen ağır terör saldırılarıyla karşı karşıya kaldık. Acaba bu saldırıları önlemede bir ‘zaaf’ söz konusu oldu mu?

Terörle mücadele dünyanın en zor işlerinden biridir. Bununla birlikte, idarecilerin vazifesi bu zoru başarmaktır. Ve daha da önemlisi, ‘sinek’lerle değil; ‘bataklıkla’ mücadele yapılması gerektiğini bilmektir. Her işi bir yana bırakıp sadece Ankara’daki terör saldırısını, tuzağını, provokasyonunu ‘bataklık boyutu’nu düşünmeden incelersek doğru neticelere ulaşabilir miyiz? Teröre kalıcı çare arayanlar, tek tek terör hadiseleriyle değil, bir bütün olarak ‘terörü besleyen ve büyüten sebepler’i ele almalıdır.

Nasıl ki mülteci/muhacir problemini çözmek için insanların doğdukları ülkede yaşayabileceği şartları temin etmek gerekirse, terörü kesin olarak sona erdirmek için bu bataklığa ‘çamur’ taşıyan vesile ve vasıtaları ortadan kaldırmak gerekir. ‘Sinek’lerle, tek tek ‘terörist’lerle uğraşmak kolay, fakat ‘bataklığı kurutmak’ zor olandır. Sinekleri etkisiz hale getirmek kısmen kolay, ama çare bu değil. Türkiye, terör belâsından kesin olarak kurtulmak istiyorsa, ki başka bir yolun tercih edilmesi akla gelemez; o halde uzun dönemli projeler geliştirip terörü besleyen zeminleri, bataklıkları, haksızlıkları, adaletsizlikleri ortadan kaldırmak durumundadır.

Terör bataklığını kurutmanın en etkili yolu, kalplere Allah inancını, ahiret ve hesap günü anlayışını yerleştirmektir. Bunu da ancak eğitimle yapmak mümkündür. Bakınız, terörden ve buna karşı alınması gereken çarelerden yola çıktık ve eğitim meselesine geldik. Çocuklarımızın aklını ve kalbini ikna edecek, onları kötülüklere karşı uyaracak, zerre miktar iyilik ve kötülüğün hesabının verileceği bir ‘hesap günü’ bilgisini verebilirsek uzun dönemde terör bataklığı kurumaya yüz tutar. ‘Sinek’leri ortadan kaldırarak terörün kökünü kurutmak mümkün değil.

Sadece bizdeki idareciler değil, dünyadaki bütün idareciler bu gerçeği görmeli ve teröre karşı topyekûn mücadele kararı alınmalı. Terörden en çok zarar gören ülke olarak, idarecilerimizin yapması gereken iş budur.

Bu vesile ile kimden kime karşı olursa olsun bütün terör saldırılarını bir defa daha tel’in ediyor ve “İslâm memleketi olan bu vatan”a kurulan tuzakların ve provokasyonların neticesiz kalmasını niyaz ediyoruz.