"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Gelecek yılın parasını bugün harcama

Faruk ÇAKIR
04 Şubat 2018, Pazar
Bir iş adamı bir tanıdığımız, kardeşinden bahsederden şöyle derdi: “Bizim Mehmet, gelecek yıl yapacağı ticaretin muhtemel kârını hesap eder, bu seneden itibaren onu harcamaya başlar.”

Böyle alışkanlığı olan bir iş adamının gelecek yıllarda ticarete devam etmesi mümkün olur mu? Nitekim, ‘gelecek yılın kârı’nı kazanılmış para gibi bugünden harcayan iş adamının ticarî hayatı devam etmedi ve kıt kanaat geçinir duruma düştü. 

Maalesef ülkemizin durumu da biraz buna benziyor. Elimizde, avucumuzda yeterli imkânlar olmadığı halde başkasının pararıyla, borçla lüks bir hayat yaşamak istiyoruz. Bu hal uzun süre devam edebilir mi? Öyle ki, iktidara yakın bir gazetede yayınlanan yazıda dahi “Birazcık da milleti düşünsek iyi olmaz mı?” diye sorulmuş. (Karar, 1 Şubat 2018)

Haklı eleştirilerin yapıldığı yazıda şunlar sıralanmış: “Geçmişin birikimini özelleştirme ile çok büyük oranda sattık. Yaklaşık 70 milyar dolarlık bu satışın 60 milyar dolardan büyük kısmı AK Parti döneminde gerçekleşti. Satılan eski kamu mallarının parası ile yeni hizmetlerin yapılması düşünülüyordu. Ama olmadı... Defalarca yazdım, ama yine yazacağım: Eskiye oranla sadece 1 yılda yaklaşık 340 milyar lira civarında bir parayı devlet fazladan topluyor. Fazladan diyorum, çünkü büyüyen ekonomiye oranla alınan gelirin üzerinde toplanan para bu...

“Kabaca şöyle ifade edelim: Eskiden 300 milyar dolarlık ülke gelirinin yüzde 30’u olan 90 milyar doları kamu alıyordu. Şimdi 800 milyar dolarlık gelirin yüzde 30’unu kamu alsa, 240 milyar dolar edecek; ama kamu artık yüzde 40’ı olan 320 milyar doları alıyor. O nedenle ekonomide en büyük sorunumuz ‘Ankara’nın şişmanlığı’ diyorum. Ama asıl mesele bu da değil... Kamu hem geçmişi satıyor... Hem bugün daha fazla para topluyor ve buna rağmen ‘Para yok’ diyor. Para yok dediğinde de gidiyor Hazine Garantileri ile ‘çok tartışılacak fiyatlardan’ özel sektöre garantiler vererek, köprü-yol-hastane-havalimanı gibi hizmetler yaptırıyor. İşte ben buna ‘Gelecek satışı’ diyorum. Bugün gelecekle ilgili çocuklarımızın-torunlarımızın ne kadar gelirini sat- tığımızı tam olarak bilemiyoruz. Ama şimdiden 150 milyar doları geçtiğini çok rahat söyleyebiliriz. Geçmişi sattık. Bugünü fazlasıyla alıyoruz. Yetmedi, geleceği de satıyoruz. Peki, kime satıyoruz çocuklarımızın-torunlarımızın geleceğini?” (İbrahim Kahveci, Karar, 1 Şubat 2018)

“Geleceği satarak” arzu ettiğimiz noktalara gelebilir miyiz? Bu tavır, gelecek yılların muhtemel ticarî kârını hesaplayıp bu seneden yiyen, harcayan iş adamı tavrı değil mi? Nihayetinde ‘başkasının’a ait olan borç para ile lüks bir hayat yaşamak, israftan israfa koşmak Türkiye’ye ne kazandırabilir?

Anlatılanlarda abartı var mı? KİT’lerin satılması prensipte doğrudur, ama oradan gelen parayı çar-çur etmek, yeni yatırımlara dönüştürmemek yanlış değil mi? Meselâ, yerli otomobil ya da benzeri yatırımlar için para bulmakta zorluk çekiliyor. Bunun için ‘yiğit yatırımcı’lar aranıyor. Özelleştirmeden gelen paralar böyle işlere ayrılsaydı çok daha isabetli olmaz mıydı?

Türkiye’nin ve milletin menfaatine olmayan işleri kim yaparsa yapsın yanlıştır. İdarecilerin hadiseye bu pencereden bakması çok daha iyi olur. Gelecek yılların imkânlarını şimdiden harcamayalım, israf etmeyelim vesselam...

Okunma Sayısı: 2985
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı