Bildik bileli gümrüklerde iyileştirmeler yapıldığını duyarız. Her dönem yayınlanan gazete sayfaları “Gümrük kapıları iyileştirildi. Kontroller attı. Kaçakçılık sıfıra indi” şeklinde haberler, açıklamalarla doludur.
Muhtemelen de öyle olmuştur, her geçen gün ve yıl kısmî düzelmeler yapılmıştır. Fakat buna rağmen dertlerin, problemlerin sona ermediğini de öğreniyoruz.
Gümrük ve Ticaret Bakanı Nurettin Canikli, Türkiye’nin bütün gümrük alanlarının girişine konulacak yeni x-ray cihazlarıyla tır ve konteynerle geçişi sağlanan bütün ürünlerin şaffaf olarak görüntüleneceğini kaydetmiş. “İlk kez” Türkiye’de devreye konulacak bu sistem sayesinde; gümrük kapılarında yapılan beyanların doğru olup olmayacağının belirleneceğini ifade eden Canikli, liman bölgelerine yerleştirilen x-ray cihazların kontrolünün de bakanlıkta olacağını kaydetmiş. (Yeni Şafak, 17 Şubat 2015)
Bakanın yeni ‘vaadler’ini sıralarsak, bu günkü durumu da öğrenmiş oluruz:
Buna göre, söz konusu cihazlar 250 milyon liraya mal olacak ve yerleştirme işi 2016 sonunda tamamlanacakmış. Gümrüklerdeki yeni bazı uygulamarla kaçağı ve kayıt dışılığı oluşturan bütün uygulamalar ortadan kaldırılacakmış. Yeni x-ray cihazı uygulaması ile gelen giden araçların tamamının görüntüsü alınacak ve hepsine ayrı bir ‘kimlik’ verilecekmiş. Şu ana kadar gelen her 100 tırdan ancak 7’si incelenebiliyormuş.
X-ray cihazlarının yeni modellerinde bütün ürünlerin taranması yapılabilecekmiş. Bürokrasi başta olmak üzere herkes bu yeni uygulamaya itiraz etmiş! Bunlar tamamlandığı zaman gümrük kapılarında yüzde 100’e varan bir güvenlik sağlanacakmış. (Yeni cihazla) Yolcular (araçtan) inmeden 15-20 kilometre hızla giderken taranacak, böylece saatte 60 tırın kontrolü sağlanacakmış. Şu anda ise bir tır en az 15 dakikada kontrol edilebiliyormuş.
Petrol ürünleri konusunda da sıkıntılar giderilecekmiş. Boru hattı ile gelen petrole de, rafineriye gidene de sayaç takılacağını anlatan bakan Canikli, Ceyhan’daki dağıtımda Türkiye’ye yönelen boru hattına sayaç koyuyoruz. Orada da yüzde 100 denetim sağlayacağız. Bu, gemi ile gelen akaryakıt kaçakçılığının sonu anlamına gelecek” demiş.
Mersin’de ayrıca serbest bölgesi ile liman arasında 10 metrelik ‘koridor’ denilen bir bölgenin de ciddî suiistimal oluşturduğunu anlatan Canikli, “Mallar, konteynerler oradan girip çıkıyor. Buradan ciddî sızmaların olduğunu tesbit ettik ve kapattık” demiş.
Hepsi iyi ve güzel... Fakat hemen şunu sormak gerekmiyor mu: Bazıları parasız da yapılabilecek bu güzel işler, niçin bu güne kadar yapılmadı? Şu ana kadar gelen her 100 tırdan ancak 7’sinin incelenebiliyor olması ciddî bir zaaf değil mi? Velev ki başka ülkelerde de böyle olsun...
Açıklanan bilgilere bakılırsa, yeni sistem 250 milyon liraya kurulacakmış. Bunu çok daha önce, meselâ 10 yıl önce kurmak imkânı yok muydu? Sistemin 2016 sonunda tamamlanacak olması da başka bir zaaf değil mi? Mümkün olduğu kadar hızlandırmak Türkiye’nin menfaatine olmaz mı?
Hem, “Bürokrasi başta olmak üzere herkes bu yeni uygulamaya itiraz etmiş” olması skandallardan da büyük bir skandal değil mi? Nasıl olur da ülke menfaatine olan bir uygulama, en başta bürokratlardan itiraz görür? Yoksa yeni sistemin; bilmediğimiz ‘zarar’ları mı var ya da olacak? Boru hattı ile gelen petrole ‘sayaç’ takılması gerektiğini düşünmek için kaç yıl beklenmiş oldu?
Çok geç kalan bu faydalı adımların daha da gecikmeden atılması temennimizdir...