Filistin ve Gazze hususunda belki konuşuyoruz, ama sözlerimizin arkasında durduğumuz ve bunların gereği yaptığımız söylenebilir mi?
Gazze’den yine sıkıntılı haberler geliyor. Bir iki gün önce sevindirici bir haber gelmişti, ama o da Gazzeli çiftçilerin 12 yıl sonra ancak tarlalarıyla buluştuğu şeklindeydi. Gazze’nin ‘açık hava hapishanesi’ olma şartları değişmiş değil.
Gazze’yi siyasî tartışmalara konu etmek de fayda vermez. Bir gün dahi beklemeden mümkün olan yapılmalı ve Gazze ‘açık hava hapishanesi’ olmaktan kurtarılmalı. Buna imkânımız var ve yapmıyorsak ağır bir sorumlulukla karşı karşıyayız demektir. İmkânımız yok ve gönül almak için güzel sözler sarf ediyorsak yine hatalıyız. İnsanları boş umutlara kaptırıp yüz üstü bırakmamak lâzım.
Bir Gazze uyarısı da Yahudi asıllı Amerikalı siyaset bilimci Prof. Dr. Norman Finkelstein’den geldi. 1953 Amerika Birleşik Devletleri doğumlu bir siyaset bilimci ve araştırmacı olan Prof. Dr. Finkelstein, özellikle Yahudilerle ilgili meselelerde ve İsrail–Filistin çatışmasında uzman olarak biliniyor. Kendisi Yahudi olmasına rağmen İsrail–Filistin meselesinde doğrudan yana, Filistin taraftarı bir tavır sergiliyor ve İsrail’in savaş suçu işlediğini her platformda dile getiriyor. Öyle ki Finkelstein’ın İsrail’e girişi dahi yasaklanmış durumda.
Amerikalı Siyaset Bilimci Prof. Dr. Finkelstein şöyle demiş: ‘’İsrail ablukası altındaki Gazze dış dünyadan soyutlanmış durumda ve hızlı bir şekilde yaşanmaz hale geliyor. Gazze’de insanî durum artık o kadar kötü ki, İsrail olası bir salgının ülkenin sıçramasından endişe duyuyor’’ demiş. (AA, 31 Ocak 2018)
Birleşmiş Milletler’i ve insan hakları örgütlerini İsrail’in Filistin’deki hak ihlâlleri ve sivilleri hedef alan saldırılarına ilişkin ‘’ihtiyatlı’’ açıklamalar yapmakla eleştiren Finkelstein, İsrail’in 2014’te Gazze’ye başlattığı operasyonda Filistin’de bin 400’den fazla sivilin öldüğünü de hatırlatmış.
Filistin’deki Mizan İnsan Hakları Merkezi de Gazze’deki insanî durumun hızla kötüleştiğini ve birkaç ay içinde bir felâketin yaşanabileceği uyarısında bulunmuş. Merkezden yapılan yazılı açıklamada, Gazze’deki insanî ve ekonomik durumun toplumsal barış ile güvenlik ve siyasî istikrarı tehdit ettiği dile getirilmiş. Açıklamada, siyasî, toplumsal ve ekonomik krizlerin göz ardı edilmeye devam edilmesi halinde Gazze’de birkaç ay içinde halkın tahammül edemeyeceği bir felâket yaşanacağı uyarısında bulunulmuş.
Acaba insanlığın harekete geçmesi için atılması gereken adımları atabiliyor muyuz? Düşünün ki bölgede elektrik olmadığı için hastahaneler dahi kapanıyor. Gazze’ye gerçek anlamda el uzatmak için daha ne gibi felâketlerin olması gerekir? Bu durum, savaştan daha beter bir durum değil mi?
Üstüne üstlük açıkça İsrail yanlısı tavır sergileyen ABD, Filistin’e verilecek 125 milyon dolarlık yardımın 65 milyon dolarlık bölümünün, “tekrar gözden geçirilmek üzere” askıya alındığını açıklamıştı. Şartların bu kadar aleyhte oldu bir noktada sadece hamasetle Filistin ve Gazze politikası bir neticeye varabilir mi?
Gazze’de yaşanan durum dünya üzerindeki insanlara hakkıyla anlatılabilse buna itiraz etmemeleri ve buraya yardım eli uzatmamaları mümkün değil.
Türkiye’nin ve İslâm âleminin yapması gereken, Gazze ve Filistin gerçeğini insanlara anlatabilmek. Bu temin edilebilirse milyonlarca “Norman Finkelstein” ortaya çıkar ve haklı olan Filistin’i ve Gazze’yi savunur. Bunun için her yerdeki hakperestlerle birlik olmak gerek vesselâm.