Siyasetçilerin düştüğü hatalardan biri de, kendilerinden önceki idarecileri toptan karalamak, iyilikleri kendilerine ve fenalıkları muhaliflerine atmaktır. Oysa hak, hukuk ve adalet buna izin vermez.
Çok bilinen bir ‘3 zarf hikâyesi’ vardır. Rivayete göre bir Sadrazam, görevi devredeceği yeni Sadrazama 3 tane zarf vermiş. Yeni Sadrazam, “Bunlar nedir?” diye sorunca, tecrübeli Sadrazam, “Sıkışınca ilk zarfı aç, biraz daha sıkışınca ikinci zarfı aç, biraz daha sıkışırsan üçüncü zarfı aç’ demiş. Yeni Sadrazam vazifeye başlamış... Zor durumda kalınca birinci zarfı açmış. Zarfta, “Eskileri kötüle” notu varmış. O da öyle yapmış ve bir müddet işler düzelir gibi olmuş. İşler yine bozulunca ikinci zarfı açmış. Orada da, “Senden önceki idarecileri, eskileri kötüle” yazıyormuş. Sadrazam bu tavsiyeyi de uygulamış... Bir müddet sonra bu çare de işe yaramayınca, mecburen üçüncü zarfı açmış. O zafta da “Sen de 3 zarf hazırla, senden sonraki Sadrazama ver” notu varmış.
Başkalarının yaptıklarını inkâr ederek, yok sayarak uzun süre idare etmenin mümkün olmadığına tarih de şahittir.
Geçen gün bir tweet mesajında gördüğüm haber dikkatimi çekti. Bir gazete, internet sitesinde yayınladığı bir ‘albüm’de Boğaziçi Köprüsü’nün inşa ediliş hikâyesini anlatıyormuş. Merak edip albümdeki fotoğraflara baktım. Yayınlanan 32 fotoğrafta pek çok şey vardı, ama bir tek o köprünün temelini kimin attığı bilgisi, ismi ve resmi yoktu! Bugün bile övünülen bir eserin temelini kimin attığı aynı zamanda bir ‘haber’ değil miydi? O köprünün yapılış hikâyesi ‘albüm’ olmayı hak ediyorsa, temelini atan Süleyman Demirel’in isminin ve resminin gizlenmesi makul mü? Böyle gazetecilik, böyle habercilik, böyle objektiflik olur mu? Bu insanlara, bu idarecilere, bu gazetecilere; memlekete hizmet eden geçmiş siyasetçilere bu kadar ‘kin’ besleten nedir?
Bir açık kapı bırakalım ve bu eserin temelini atan siyasetçinin fotoğrafının kullanılmasının ‘unutulmuş olduğunu’ kabul edelim. İhtimal vermiyoruz, ama böyle ise yanlış düzeltilmeli...
Tabiî ki bu tavır iktidarın anlayışının bir yansıması. Türkiye’yi idare edenler, geçmiş yıllarda millete hizmet eden siyasetçileri sayıyorlar, ama sıra ‘Demokrat idareciler’e geldiğinde onları es geçiyorlar. Rahmetli Adnan Menderes’i hatırlayıp da onun hizmetlerini devam ettirenleri unutmak hakkaniyete sığar mı? Hem bu idareciler ne zamandan beri merhum Menderes’in muhibbi oldular? Elbette kimin kime muhabbet duyacağına müdahale edecek değiliz. Ancak bunca yıl Demokratlar aleyhinde demedik söz bırakmayanların, bugün Menderes’i hatırlamaları hiç de samimî ve inandırıcı değil...
“(İktidarı destekleyen medya açısından) Bu tavır iktidarın anlayışının bir yansıması” derken hayali bir meseleden bahsetmiyoruz. Birkaç yıl önce, bir bakanlığın yayınladığı dergide Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) tanıtılıp anlatılıyordu. İnanın, o dergide Ecevit’ten Erbakan’a, Kutan’dan bugünkü yeni yetme siyasetçilere kadar herkesin ismi ve resmi vardı, ama bir tek GAP için alınteri akıtan Demirel’in ismi ve resmi yoktu! Kimse kusura bakmasın, ama bunun adı kindarlıktır!
“Bu mesele de nereden çıktı?” diyerek itiraz edenler olabilir. Bu mesele, Türkiye’yi idare edenlerin insaf ölçülerini aşan yanıltma, karalama, yok sayma ve inkâr tavrı sebebiyle ortaya çıktı. GAP’tan ya da Boğaziçi Köprüsü’nden bahsedip de Demirel’den bahsetmeyen insafsızlık yüzünden çıktı!
Hiçbir şey diyemiyorsanız, “Demirel GAP’ı başlatarak Türkiye’yi fukaralığa mahkûm etti!” deyin bari!