Bilinen bir gerçektir, ama tekrarlamakta fayda var: Savaşların önceklikli kazananı silâh tüccarlarıdır.
Yıllardan beri devam eden Afganistan’daki savaşta, başlayıp bitmeyen Irak savaşında, ne zaman sona ereceği belli olmayan Suriye savaşında ve dünyanın başka bölgelerinde ki savaşlarda acaba savaşan taraflar mı kazanıyor, yoksa taraflara silâh satan tüccarlar, örgütler ya da ülkeler mi?
Suriye’de Kurban Bayramı öncesi bir süreliğine ateşkes ilân edilince savaşın sona erebileceği umudu doğmuştu. O günkü açıklamalar da bu yöndeydi. İşin içinde BM, AB, ABD, Rusya vardı ve tamamı “Artık savaş bitsin” diyordu. Haliyle bu açıklamaları duyan herkes, savaşın sona ereceğini umdu. Olması gereken de buydu. Bütün dünya görüyor ki savaştıkça insanlar ve insanlık kaybediyor.
Ne var ki savaşın sona ereceği yönündeki umutlar uzun sürmedi. “İfsat şebekeleri” barıştan değil savaştan yana tercih ortaya koydu ve Suriye’deki savaş yetmiyormuş gibi alevler Irak’a da sıçradı.
Valday düşünce kuruluşunun Soçi’de düzenlenen toplantısında konuşan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Suriye’de dökülen kanı durdurma ve siyasî çözüm sürecini başlatma girişimlerinin başarısız olduğunu ifade ederek, “Uzun görüşmeler, ortaya konan çaba ve zor uzlaşılardan sonra terörle mücadelede ortak cephe kurulmaya başlandığını düşündük, ancak bu olmadı. ABD Başkanı ile şahsî anlaşmalarımız başarılı olmadı. Washington’da bu anlaşmaların hayata geçmesini istemeyen güçler devreye girdi” demiş. (www.aljazeera.com.tr, erişim: 28 Ekim 2016)
Rusya Devlet Başkanı Putin, “Washington’da bu anlaşmaların hayata geçmesini istemeyen güçler devreye girdi” diyorsa da benzer güçlerin Moskova, Berlin ya da Paris’te de olduğu unutulmasın. Hem, Putin bu konuda bir ‘doğru’ tesbit yaptı diye Rusya’nın Suriye’de işlediği cinayetleri unutacak değiliz. Suriye’nin bu hale düşmesinde Rusya’nın da büyük kabahati var. Fakat “(barış) anlaşmaların hayata geçmesini istemeyen güçler devreye girdi” tesbiti tek başına yaşananları özetlemiş oluyor. Suriye ya da Irak fark etmez, nerede bomba patlıyorsa işin içinde silâh tüccarları vardır. Ve maalesef bu tüccarlar devletlerden de destek görüyor.
Suriye ya da Irak başta olmak üzere savaşın devam ettiği ülkelere acaba kimler silâh satıyor? Hangi ülkeler, hangi firmalar, hangi ‘ifsat şebekeleri’ akan kandan dolar devşiriyor? Doğru tesbitleri yapan idarecilere doğru adımları atmak da düşer. Bu liderler kamuoylarına açıkladıkları gibi gerçekten barıştan yana iseler daha fazla kan akmasına müsaade etmemelidirler.
Bu noktada BM Suriye Özel Temsilcisi Danışmanı Jan Egeland’in Halep konusundaki tesbitlerine kulak vermek lâzım. Egeland, Suriye rejiminin muhaliflerin kontrolündeki Halep’in doğusu ve Şam yakınlarındaki Ghouta’ya BM’nin gıda ve insanî yardım ulaştırma talebini reddettiğini hatırlatıp şöyle demiş: “Bu savaş kötüleşiyor, daha da gaddarlaşıyor ve daha çok çocuk ve sivili etkiliyor.”
Gaddarlaşan savaşa dur demek için kaç çocuk daha ölmeli? Kaç silâh tüccarı daha zengin olmalı? Bu kirli savaş yarına kalmadan bitmeli, bitirilmeli. Liderler değilse de ‘insanlık’ bunu yapabilir.