Mescid-i Aksa’da yaşananlar İslâm âleminin ve dünyanın gündemini meşgul ederken, Yahudi asıllı bir profesörün yıllar önce yaptığı bir konuşma sanal âlemde binlerce defa izlendi ve paylaşıldı.
Bu profesör 1953 doğumlu siyaset bilimci ve araştırmacı Prof. Dr. Norman Finkelstein’den başkası değildi.
Annesi ve babası Hitler döneminde öldürülen Prof. Dr. Norman Finkelstein, verdiği bir konferansta İsrail’in Filistinlilere yaptığı zulme karşı çıkmış ve itiraz seslerini yükselten İsrailli öğrencilere “Eğer sende vicdan olsa Filistinliler için ağlıyor olurdun” diye cevap vermişti. (video 2014’de paylaşılmış ve youtube.com’da görülebilir.)
Prof. Dr. Norman Finkelstein, özellikle Yahudilerle ilgili meselelerde ve İsrail–Filistin çatışmasında uzman kabul ediliyor. Kendisi Yahudi olmasına rağmen İsrail–Filistin meselesinde mazlûm Filistin’den yana bir tavır sergiliyor ve İsrail’in savaş suçu işlediğini yüksek sesle dile getiriyor. Bu sebeple ABD’deki İsrail Lobisi tarafından çalıştığı üniversitelerden attırılmış ve İsrail’e girişi de yasaklanmış durumda.
Norman Finkelstein, 2012 yılında Türkiye’ye gelmiş ve 9-11 Ekim tarihlerinde Sakarya Üniversitesi’nin düzenlediği “Ortadoğu’da Toplum ve Siyaset’’ konulu kongrede bir konuşma yapmış. Bu esnada kendisi ile yapılan bir röportajda bu güne de ışık tutan tesbitlerde bulunmuş.
Prof. Dr. Finkelstein “İsrail–Filistin sorunu bugünkü aşamada çözülemez noktada mı?” sorusu üzerine şöyle demiş: “Hayır. Aslında bu çatışmanın çözümü çok basittir. Hatta teorik olarak baktığımız zaman dünyanın en kolay çözülebilir meselelerinden biridir. Zaten şu anda dünyadaki diğer çatışmalardan farklı olarak uluslar arası câmianın bu çatışmaya yönelik bir uzlaşısı var. Birleşmiş Milletlerde olsun, Uluslararası Adalet Divanında olsun herkes bu meselenin nasıl çözüleceğini çok iyi biliyor. Yani bu anlamda baktığınızda bu sorun çözülebilir bir sorundur. Hukukî olarak sorunun çözümü çok basit. (Peki neden çözülemiyor?) Bu aslında siyasal bir sorun. İsrail siyasal olarak bu sorunun çözülmemesini istiyor. ABD de İsrail’e bu çözümsüzlükte destek oluyor. Sorun bu yüzden çözülemiyor. Yani politik kaygılar uluslar arası hukukun önüne geçmiş durumda maalesef. Burada yapılması gereken uluslar arası toplumun İsrail’e baskı uygulaması ve İsrail’in artık bir yerde buna uymak zorunda kalmasını sağlamak.”
Prof. Dr. Finkelstein, Filistin meselesinin çözümü için çareleri şöyle sıralamış: “Şu anda yapılması gereken şiddet içermeyen bir sivil itaatsizliktir. Şiddetsiz eylem uluslar arası alanda daha büyük etki yapacaktır. Tıpkı Mavi Marmara örneğinde olduğu gibi. (...) Bu olay uluslar arası câmiada İsrail’i çok zor durumda bıraktı. Bu baskı sadece öle 9 kişiyle sınırlı kalmadı, Türk hükümetinin de İsrail’e baskı kurması ve inatçı bir şekilde özür ve tazminat taleplerinde bulunması İsrail’in işini bir hayli zorlaştırdı. (...)Bu tip şiddet içermeyen sivil direnişlerin İsrail’e çok negatif etkileri oluyor.”
Prof. Dr. Finkelstein, çözüm için 3 tane kritik adım saymış:
1- Geniş katılımlı bir sivil itaatsizliğin olması. Birkaç köy, birkaç grup, birkaç sivil hareket değil topyekûn bir sivil direniş olmalı.
2- İsrail’in bu politikalarına agresif bir şekilde karşı çıkabilecek en az 2 ülke olması gerekir. Bu önceden mümkün değildi, ancak şu anda bu mümkün.
3- Uluslar arası kamuoyunu etkileyebilmek. Şu anda ABD’de bile İsrail’in Filistin işgali eleştirilir hâle geldi. Hattâ ABD’deki Yahudiler dahi İsrail’in bu tutumundan rahatsızlık duymaya başladılar. (...)
Eğer saydığım bu üç madde doğru algılanır ve uygulanırsa bu sorun mutlak surette çözülecektir ve İsrail işgal ettiği topraklardan çekilmeye mecbur kalacaktır. (...) Filistin Sorunu’nun çözümü bu kadar basit olmakla beraber bunların olması da şu an itibari ile zor gözüküyor. Şu anda toplu başkaldırının önünde iki büyük engel duruyor. Bunlardan birincisi Filistinlilerin psikolojik olarak ayrışmış olması, ikincisi ise bir lider eksikliği. (Konuşanlar: Ahmet Biçer/ Halil İbrahim Ağır, Gönül Dergisi, Kasım 2012, sayı: 22)
Prof. Dr. Finkelstein haklı. Sivil itaatsizlik yanlış yapanlara ‘buğz’ anlamı da taşır. Böyle geniş bir sivil itaatsizlik kararı zâlim İsrail’i de dize getirir inşâallâh.