En başta ifade etmek gerekir ki, İslâm’ın nişanı, şeairi olan Ezan-ı Muhammediyi (asm) susturmak dün de mümkün olmamıştı, bugün de mümkün olmaz, inşallah yarın da mümkün olmayacak.
Velev ki lâfzı susturulmuş olsa, onun dâveti, çağrısı, kalpleri fethi susmaz, durmaz ve durdurulamaz inşallah. Ezan-ı Muhammedi’yi (asm) susturmak, unutturmak, gizlemek isteyen İsrail dahi olsa bu böyledir ve böyle olacaktır inşallah.
Bilindiği üzere bir müddetten beri İsrail, başka yaptığı binlerce haksızlık ve zulümlere “Ezan-ı Muhammedi’yi (asm) yasaklama”yı da ilâve etmek istiyor.
İsrail’de aşırı sağcı milletvekilleri tarafından hazırlanan ve Yasama İşleri Bakanlık Komisyonunda Pazartesi günü (13 Şubat 2017) onaylanan “sabah ezanının hoparlörle okunmasını yasaklayan” yasa tasarısının, 15 Şubat Çarşamba günü (bugün) İsrail parlamentosu Knesset’te oylanması bekleniyor.
“Gürültü kirliliğine neden olduğu” iddiasıyla camilerden hoparlörle ezan okunmasının yasaklanmasını öngören tasarının, yürürlüğe girmesi için Knesset’te üç farklı oturumda görüşülerek oylanması gerekiyor. Daha önce de aynı tasarı gündeme gelmiş ve Filistinlilerin ve İslâm âleminin büyük tepkisini çekince parlamentoda oylanması ertelenmişti. Bu kez ise İsrail yasama komisyonundan geçen tasarı, oylanmak üzere Knesset’e (parlamentoya) sevk edilmiş durumda. Ezanın 23.00 ile 07.00 saatleri arasında hoparlörle okunmasının yasaklanmasını öngören tasarıda, buna uymayan camilere yönelik 1.200 dolar civarında cezaların kesilebileceği ileri sürülüyor. (AA, 13 Şubat 2017)
Beklendiği üzere İsrail’de ezan yasağının gündeme gelmesi sadece Filistin nezdinde değil bütün İslâm dünyası nezdinde tepki ve itirazlara sebep oldu. Çok daha kararlı tepkilerin ortaya konulmasında da fayda var. Ancak bu tepkilerin diplomatik yollarla olması netice almak bakımından önemlidir. Bu anlamsız yasağa karşı mümkün olan bütün diplomatik yollar denenmeli ve dünya nezdinde İsrail yalnız bırakılmalı, bu yasağı uygulama imkânı bulamamalı.
Filistin Dışişleri Bakanlığı, İsrail hükümetinin bu adımını, “bölgeyi dini çatışmanın içine sokma çalışması” olarak tanımlamış. Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, “Bu tasarı, diğer dinlerin ibadet hürriyetinin engellenmesi çalışmasıdır. Ezanla insanları namaza çağırmak, İslâm dininin ritüellerinden biridir” ifadeleri kullanılmış.
İslâm İşbirliği Teşkilâtın da (İİT) yaptığı açıklamada, uygulamanın “İbadet özgürlüğü ve dinî ayinlerin uygulanması hakkını ihtiva eden uluslar arası sözleşmelere yönelik tehlikeli bir ihlâl ve dünya Müslümanlarının duygularının tahrik edilmesi” anlamına geldiğine dikkat çekmiş. İİT Genel Sekreteri Yusuf bin Ahmed el-Useymin, uluslar arası toplumu İsrail’in ihlâllerinin sonlandırılması için harekete geçmeye çağırmış.
Mesele gelip diplomatik çalışmaya dayanıyor. İsrail ve ezan yasakçıları, uluslar arası sözleşmeleri ihlâl ettiği noktasında dünya ülkeleri ikna edilmeli. Dünya nezdinde itibarlı sivil toplum kuruluşları ve yöneticiler bu noktada ikna edilebilirse İsrail’in bu yanlış adımı atması mümkün olmaz. Atsa bile yine diplomatik yollarla bu yanlıştan vazgeçmesi ve geri adım atması temin edilebilir.
Uzun dönemde ezan susmaz, kaybeden ise İsrail olur inşallah.