"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ey akıl, koş gel!

Faruk ÇAKIR
11 Eylül 2015, Cuma
Bir gün, bir hafta, bir ayda çok hızlı hadiseler yaşandı ve istemediğimiz yeni bir sürece sürüklendik.

Gazeteler artık, yaşanan terör hadiselerinin listesini yayınlıyor. Bu gidişe hemen engel olunmazsa, korkulan başa gelir ve çok daha ağır faturalar öderiz, Allah muhafaza etsin.

İçinde bulunduğumuz sosyal krizden kurtulmak için aklı başında olan herkesin itidal ve sükûnet çağrısı yapması lâzım. Bu da yetmez, herkes, hepimiz sakin olmak durumundayız. Hiç kimse, pirelere kızarak yorgan yakma anlamına gelecek davranışların içine girmemeli.

Karşı karşıya olduğumuz sıkıntılar büyüktür. Ancak şunu unutmayalım ki, bu sıkıntılar aşılamayacak büyüklükte değildir. Bediüzzaman Hazretlerinin talebe ve hizmetkârlarından merhum Hamza Emek Ağabey, şöyle bir hatıra anlatır: “(Said Nursî) Şiddetli hastaydı. Biz de başucunda bekliyorduk. Daha sonra aniden iki defa uyandı. Tebessüm ediyordu. Gülerek buyurdu ki: ‘Kardaşlarım, korkmayınız, Risâle-i Nur bu memlekete hâkimdir. Masonların, zındıkların ve komünistlerin belini kırmıştır.’” (N. Şahiner, Son Şahitler, s. 421)

Risale-i Nur Külliyatının değişik yerlerinde buna mümasil müjdeler de çoktur. Meselâ, Mesnevî-i Nuriye’de şu ifadeler yer alır: “Tesadüf, şirk ve tabiattan teşekkül eden fesat şebekesinin âlem-i İslâmdan nefiy ve ihracına Risale-i Nurca verilen karar infaz edilmiştir.” (Sayfa, 152) Dolayısıyla, yaşanan hadiseler ümitsizlik yaysa da, bu meseleleri bilenler için ümitsizlik yoktur. Madem fesat şebekesinin İslâm âleminden kovulması hakkındaki karar Risale-i Nur tarafından infaz edilmiştir, mesele yoktur. Bu müjdeleri bilenler için kâinat bomba olup patlasa kimseyi korkutamaz. Fert fert bize düşen, aslî vazifemizi yapmak, Kur’ân hakikatlerini yaşamak ve ilân etmektir. Ümitsizliğin içimizde hayat bulmaması için, bu müjdeleri ilân etmek de aynı zamanda en büyük hizmetlerden biridir.

İtidal ve sakin olma çağrıları yapıldığı gibi, maalesef gençleri sokaklara dâvet edenler de çıkıyor. Gençlikte hissiyat hükmettiği için, bu çağrılar maalesef karşılık buluyor. Neredeyse her mahallede ırkçılık sloganları atarak yürüyen gençler var. Bu tablo, elde kor ateş taşımak nevindendir. Kitlelerin provoke edilme ihtimali çok yüksek olduğu için, sokak çağrılarının bir an önce sona ermesi ve sükûnet çağrılarının daha da yükselmesi gerekir.

Tam da ‘akîl adam’ların devreye girmesi gereken bir dönemden geçiyoruz. Kim öncülük eder, kim ilk çağrıyı yapar bilemiyoruz, ama geniş kitlelere ulaşabilen kuvvetli bir çağrıya ihtiyaç vardır. Bugüne kadar ismi ve siması aşınmamış, herkesin itimat edip dinleyebileceği, ikna edici samimî çağrılara muhtacız. Onlarca, belki de yüzlerce ‘kanaat önderi’ bir araya gelip; alevleri yükselmeye devam eden bu fitne, fesat ve terör yangınını birlikte söndürmeli. 

Geçen gün bu hususları konuştuğumuz bir ahbabımız, “Böyle isimler, böyle ‘kanaat önderleri’, böyle itimat telkin eden kişiler kaldı mı?” diye sordu. Cevaben, “Ben bilmesem de mutlaka vardır ve ortaya çıkmalıdırlar” şeklinde mukabele etmeyi tercih ettim. İnanıyorum ki, isimsiz kahramanlar çoktur ve onlar manevî âlemlerde, duâlarıyla bu çağrıyı yapıyorlar. “Makbul vakitler”de yaptıkları ‘gizli’ duâlarını aşikâr olarak/bir çağrı şeklinde yapmalarını da umuyor ve bekliyoruz. 

Ey akıl ve ‘akîl’ler, hoş gelin, koşun gelin!

Okunma Sayısı: 1704
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı