Hür dünyanın ve Avrupa’nın imtihanı kaybettiği yerlerden biri de Bosna-Hersek olmuştur. Sovyetler Birliği’nin ve dolayısıyla Yugoslavya’nın dağılması Bosna-Hersek’teki Müslümanlara ağır bedeller ödetti.
Avrupa’nın ve hür dünyanın bu zulme engel olması beklenirdi, ama maalesef seyirci kalındı, müdahale etmekte çok geç kalındı.
Tarihe “Bosna Savaşı” olarak kaydedilen bu hadise, Bosna-Hersek’te Mart 1992’den Aralık 1995 tarihine kadar sürdü. Savaş sırasında yüz binden fazla kişi öldü, 2 milyon civarında insan da yerini yurdunu terk etmek durumunda kaldı.
Bosna Savaşı’nı hatırlayıp da Srebrenitsa Katliâmını hatırlamamak mümkün değil. Hemen her yıl bu acı tazelenmekte ve kimlikleri tesbit edilen katliâm mağdurlarının cesetleri duâlarla defnedilmektedir.
Srebrenitsa’daki soykırımda katledilenlerden kimlik tesbiti yapılan 127 kişinin cenazeleri de defnedileceği yere nakledilmek üzere TIR’lara yüklenince acılar tazelenmiş. Visoko Şehir Mezarlığı’ndaki törene soykırım mağdurlarının yakınları da katılmış ve cenazeleri taşıyan TIR konvoyu gözyaşları içinde uğurlanmış.
Her yıl aynı hüzün ve acının yaşandığına işaret eden bir mağdur yakını, soykırımda en yakınları vefat eden annelerin yürek acısının hiç dinmediğini söylemiş. Saraybosna’ya ulaşan TIR konvoyunun geçişi sırasında da duygusal anlar yaşanmış. Cenazeleri yolcu etmek için caddenin her iki tarafına dizilen insanlar tabutları gözyaşlarıyla uğurlamış. (AA, 9 Temmuz 2016)
Elinde 22 yaşında öldürülen oğlunun fotoğrafını tutan Fatima Hubijar, oğlunun cesedine hâlâ ulaşılamadığını ifade ederek, “Oğlumu hâlâ bulamadım. Kamyona bindirilip götürüldüğünü biliyorum. Her yıl burada oğlumun da gelmesini bekliyorum, ama artık yaşlandım” diye konuşmuş.
Maalesef, Srebrenitsa’da bu katliâmlar yaşanırken hür dünya başka şeylerle meşguldu. O gün de toplantılar yapılıyordu, ama kalıcı çare için soykırım suçunun işlenmesi beklendi. Neticede bu katliâma imza atanlar büyük ölçüde hak ettikleri cezayı aldı, ama bu durum mağdurları geri getirmedi, getirmeyecek.
Dün Bosna-Hersek’te, Srebrenitsa’da yaşananların benzerleri bugün Irak’ta, Suriye’de ve Afganistan’da yaşanmıyor mu? Belki aynı ölçüde toplu katliâm ve soykırım yapılmıyor, ama bir bütün olarak bu ülkeler katledilmiş olmuyor mu? Güvenliğin ve gelecek umudunun olmadığı bir ülke hükmen soykırıma uğramış sayılmaz mı? Iraklılara Saddam’ı aratan ve muhtemelen Suriyelilere de Esad’ı aratacak bir sistemin, bir anlayışın, bir politikanın yanlış olduğunu anlamak için kaç yıl daha beklemek gerekecek?
Bosna-Hersek ve Srebrenitsa’da yaşananlardan herkesin ders ve ibret alması icap eder. Yeni Bosna-Hersek’ler, yeni Srebrenitsa’lar, yeni Irak’lar yeni Suriye ve Afganistan’lar olması hiç kimsenin işine yaramaz. Dünyanın bir bölgesinde Suriye’ler, Irak’lar, Libya’lar olduğu müddetçe küresel barışı temin etmek mümkün değil. Önce mağdurların ve mazlûmların ahlarını dindirmek gerekir.
Duâmız ve temennimiz; Bosna’da, Suriye’de, Irak’ta, Libya’da, Afganistan’da ve diğer ülkelerde yapılan yanlışların hemen sona ermesi ve bir daha tekrarlanmamasıdır.