Forbes Dergisi’nin dünyanın en zenginleri listesinde yer alan Ahmet Nazif Zorlu, iş hayatı ve ölüm konusundaki düşüncelerini açıklarken önemli tesbitlerde bulunmuş. Zenginler listesinde dünyada ilk 535’e giren Zorlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı’nın ‘ölüm’ hakikatine bakışı da dikkat çekici.
Gençlere tavsiyelerde bulunan Zorlu, “Piyasaları iyi takip etmek lâzım. Moda diye bazı sektörün peşine düşmemeli. (...) Fikir çok önemli, gelişmeleri takip çok önemli. (...) Dengeli yatırım lâzım, onu öğrendim. Çok şükür; -kötü günler yaşadık krizlerde- ama batma eşiğini yaşamadık. Hiçbir vergimizi, borcumuzu geciktirmedik, işçimizin maaşı da zamanında yatar çok şükür. Türkiye’ye inanın hiçbir şey olmaz, çünkü Osmanlı’dan gelen çok güçlü bir devlet geleneğine sahiptir” demiş.
Zorlu’nun birini işe alma ölçüsü de şöyle: “İnsanın yüzü aynasıdır. Çok işi var, ama ailenin önemli bir günü var. ‘Önce işim’ derse benim için makbuldür. Çünkü başka türlü olmaz. (...) Çalışma, fark yaratma, dürüstlük, o kadar.”
Ahmet Nazif Zorlu’nun pişmanlıkları da var: “Zorlu Center konusunda çok üstüme geldiler. Bazı kesimler bilmeden, duyduklarıyla, sanki biz orayı gasbetmişiz gibi davrandılar. 800 milyon dolar verdik devlete oysa...(...) Orada bir ara dedim ki: ‘Keşke bunu hiç yapmasaydım!’ O hale getirdiler beni. (...) Ama ülkemi çok seviyorum ve yatırım yapmaya da devam edeceğim. Allah’ın dağından gelmiş, Denizlili bir iş adamıyım ben, dokuma tezgâhında çalışmış biriyim. Babamdan çok büyük servet kaldı, o da dürüstlük, bu bana yeter.”
Ölüm korkusuyla ilgili bir soruya da Zorlu şu cevabı vermiş: “Korkuya gerek yok, başınıza bir şey gelecekse bunun önüne geçemezsiniz. Tedbir senden, takdir Allah’tan. Tedbirli inişi yapmak da Allah’ın... Alın yazısı diye bir şey var. İster helikopterin olsun, ister uçağın. (Mustafa Koç’un ölümü size ne hissettirdi?) Şimdi onu geçirdim içimden ve sordun. (...) Alın yazısı işte. Dünyanın en zengini olabilirsin, ama neye yarar? Mal sahibi mülk sahibi, hani bunun ilk sahibi?”
İş adamı Zorlu’nun stresten uzak durma formülü de var: “Bazı şeyi görmeyeceksiniz. Bazen sağır, bazen dilsiz olacaksınız. Huzurunu kaçıracak şeyden uzak duracaksın.” Zorlu’dan bir de hatıra: “Bana bir gün İsveçli bir dostum anlattı. İzin verdikleri çalışanlara şirketi aramalarına ya da işle ilgili bir şey yapmalarına izin vermezlermiş. O izin ancak o zaman izin olurmuş.” (Konuşan: Balçiçek İlter, Habertürk g., 7 Mart 2016)
Dürüstlüğün ‘en büyük servet’ olarak görülmesi hayra alâmettir. Aynı şekilde “Tedbir senden, takdir Allah’tan” teslimiyeti de herkesi örnek olmalı. “Dünyanın en zengini olabilirsin, ama neye yarar?” sorusunu sadece zenginler değil, fakirler de düşünmeli. “Bazen sağır, bazen dilsiz olacaksınız” tavsiyesi de kulaklara küpe olmalı.
Bu ve benzeri tavsiyeler ne kadar yaygınlaşırsa, insanların ‘mal, mülk, mevki, makam’ peşinde koşma hevesi o kadar azalır. Dünyada huzur için “Ölmeden önce öl”mek gerekir, vesselâm.