Dünyanın zengin ülkeleri daha güçlü ve daha zengin olma mücadelesi verirken bazı ülkelerde yaşayan  insanlar da ölüm kalım mücadelesi veriyor. Bu dünyanın bu kadar adaletsizliği taşıması mümkün mü?

Bir yanda Rusya ve Amerika çekişmesi, öte yanda bütün dünyayı karşısına alma pahasına silahlanmaya aşırı pay ayıran Kuzey Kore’nin yaptığı denemeler... Tabii ki Kuzey Kore’nin sadece Kuzey Kore’den ibaret olmadığını bilmek lazım. Tek başına dünyaya meydan okuyama çalıştığına göre güvendiği bir yer ya da yerler olmalı. Deprem hariç her hadisenin bir planı olduğuna göre bu meydan okumalar da bir plana dayanıyor olabilir. “Tavşana kaç, tazıya tut” politikası büyük devletlerin uyguladığı bir metod değil mi?

“Soğuk Savaş”, iki süper güç olan ABD öncülüğünde Batı ülkeleri ile Sovyetler Birliği’nin öncülüğünde Doğu Bloku ülkeleri arasında 1947’den 1991’e kadar devam etmiş olan uluslararası siyasi ve askeri gerginlikler olarak tarif edilir. “Berlin Duvarı”nın yıkılmasıyla birlikte denge bozulmuş ve bu gerginlik kısmen sona ermişti. Son yıllardaki gelişmeler yeniden “soğuk savaş” rüzgârlarının esmesine yol açıyor. 

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in açıklamaları bu rürgârların daha uzun süre eseceğini akla getirdi.  

Putin, “Hiçbir şeyi yanıtsız bırakmayacağımızı göstermenin zamanının geldiğine karar verdim” demiş. 

Rus haber sitesi Vesti.ru’ya verdiği mülakatta, ABD’nin Rusya’da binin üzerinde diplomatik personel çalıştırdığını hatırlatan Putin, “ABD ile ilişkilerimizin düzeleceğine yönelik umudumuz vardı  ancak yakın gelecekte böyle bir iyileşmenin yaşanacağına dair bir işaret yok. Alınan karar sonrasında Rusya’daki görevi sona erecek ABD’li diplomat sayısı oldukça fazla” diye konuşmuş. (AA, 30 Temmuz 2017)

Dünyayı tedirgin eden bir gerginlik kaynağı da Kuzey Kore’nin yaptığı füze denemeleri. Her denemeden sonra başta Amerika olmak üzere dünyayı tehdit eten Kuzey Kore, Birleşmiş Milletler eliyle yapılan tavsiyeleri de dikkate almıyor. 

ABD’nin Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilcisi Nikki Haley, Kuzey Kore’nin temmuz ayında ikinci kez uzun menzilli füze denemesinin ardından Çin’e harekete geçme çağrısında bulunmuş. 

BMGK’nın Kuzey Kore’ye halihazırda yaptırımlar uyguladığını ve yeni yaptırımların Kuzey Kore üzerindeki uluslararası baskıyı artırmayacağını kaydeden Haley, “Çin’in artık bu konuda önemli bir adım atmayacağına karar vermesi gerekiyor. Konuşma zamanı sona erdi. Kuzey Kore rejiminin uluslararası barışı tehdit ettiği aşikâr. Kuzey Kore hakkında konuşacak bir şey kalmadı artık, Çin harekete geçmeli. Japonya ve Güney Kore baskıyı artırmalı, bu sadece ABD’nin sorunu değil, uluslararası çözüm gerektiriyor” değerlendirmesinde bulunmuş.

Hür dünyayı temsilen BM’nin adım atması ve bunu Kuzey Kore’ye kabul ettirememesi gerçekten mümkün olabilir mi? Eğer bir danışıklı dövüş yoksa Kuzey Kore’de başlayan gerginliğin kısa zamanda sona ermesi beklenmemeli. 

Peki bütün bu gerginliklerden kim istifade edecek? Elbette silah tüccarları. O halde dünyanın ateşinin yükselmesi ve soğuk savaş şartlarının ortaya çıkmasında asıl sorumluluk silah tüccarlarının omzunda olsa gerek. 

Çarenin silahta ve savaşta değil, barışta ve huzurda olduğunu bütün dünyanın görmesi icap eder. İlk adımı da BM ve AB gibi uluslar arası kuruluşlar atmalı.