Doğru tedavi yollarını bulup bulamayacağı tartışılabilir, ama dünyanın bir çare arayışında olduğu görülüyor.
Davos’ta toplanan ve dünya nezdinde ‘çok önemli kişiler’ olarak kabul edilen yöneticiler başta yolsuzluk ve yoksulluk olmak üzere dünyanın ortak dertlerine çare aramışlar.
Aktarılan notlara göre İsviçre’deki Davos Zirvesinin ikinci gününde (18 Ocak 2017) kapitalizm ve orta sınıfta yaşanan kriz tartışılmış. IMF Başkanı Christine Lagarde orta sınıfın gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde farklı bir tablo ortaya koyduğunu hatırlatmış.
“Orta Sınıfın Krizi” panelinin konuşmacılarından olan IMF Başkanı Lagarde ‘orta sınıf’ın, iktidardakilerin kendileri için gerekli olanı yapmadığı duygusunun giderek arttığına dikkat çekmiş ve bunun da popilizme yol açtığı ve neticede büyümenin engellendiğini söylemiş.
IMF Başkanı’na göre, bizi krizlerden kurtaracak şeylerin başında liderlerin şeffaflık, hesap verebilirlik, yolsuzlukla mücadele gibi konulara duyarlı olmaları geliyor.
Columbia Üniversitesi’nden ekonomist Joseph Stiglitz’in ortaya attığı “Doları unutalım, elektronik para birimine geçelim” fikri de dikkat çekici bulunmuş. Ünlü ekonomiste göre, elektronik para birimi “küreselleşmenin karanlık yüzü” olan yolsuzluğun önüne geçebilir. Yine ekonomiste göre yolsuzluğun önüne geçecek başka bir şey ise gizli, vergi cennetlerinin ortadan kalkması. (Gila Benmayor, Hürriyet, 19 Ocak 2017)
Dünyanın ünlü yönetici ve iş adamları Davos’ta bir araya gelmiş ve “Sıkışmış ve Öfkeli Orta Sınıf Krizinin Çaresi Nedir?” başlıklı toplantılar düzenliyorsa durumun ciddiyeti ortaya çıkmış demektir. Birinin yediği bininin baktığı bir sistem sürdürülebilir mi? Bu anlamda IMF Başkanı Christine Lagarde’nin liderlerlere şeffaflık, hesap verebilirlik ve yolsuzlukla mücadele çağrısı yapması çok önemli.
Ünlü ekonomist Joseph Stiglitz’in yolsuzlukların önüne geçilmesi için ‘vergi cennetleri’ne son vermeyi teklif etmesi de isabetli. Bu beyanlardan anlaşıldığına göre dünyayı idare edenler de dertlerin ve çarelerin farkındalar. Mesele bu bilinenleri hayata geçirmekte. Çoğunlukla ve haklı olarak Birleşmiş Milletler’in yapısını eleştiriyor ve 5 ülkenin ‘veto hakkı’ olmasına itiraz ediyoruz. Aynı şey, dünyadaki ‘vergi cennetleri’ için de söylenmesi gerekmez mi? Dünyanın belli başlı adaları, ülkkeleri ya da bankaları haksız kazançlara ‘kasa’lık etmeye devam ettikçe yolsuzluk ve usulsüzlükler sona erebilir mi? Kazandığı haksız ve usulsüz parayı muhafaza etme imkânı bulayayan bir bir kişi bu kadar rahat harekete edebilir mi? “Para olsun/para gelsin de nereden gelirse gelsin” anlayışı en başta Türkiye’ye zarar vermiyor mu? Kaynağı belli olmayan paraların temiz olma ihtimali ne kadardır?
Türkiye dünyada seslendirilmeye başlanan bu görüşleri benimsemeli ve hayata geçmesi için de imkânları ölçüsünde gayret göstermeli. Netice itibarıyla dünya bir köy haline geldiğine göre haksız kazanç her yerde engellenmeli ki yolsuzluklar ve usulsüzlükler kökten sona erebilsin.