Mısır’daki darbe yönetiminin, darbe ile devirdiği eski Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi ve siyaseten arkadaşları olan yüz kişiden fazla kişi hakkında verdiği idam kararı, başta İslam dünyası olmak üzere bütün dünyada tepki ile karşılandı.
Bir dakika! Gerçekten ‘bütün dünyada tepki ile karşılandı’ mı? Evet, muhtemelen bu gelişmeyi, bu haberi duyan her insan karara tepki göstermiştir. Başka sebeplerle Mursi’ye kızanlar, muhtemelen “Ceza verilse bile bu idam olmamalı” demiştir. Çünkü açıklanan kararda ileri sürülen ‘casusluk’ gibi iddiaların daha çok siyasî iddialar olduğu anlaşılır.
Haksız ve hukuksuz her karara tepki gösterilmeli. Bu karara da tepkiler var, ancak bunun yeterli olduğu söylemek kesinlikle mümkün değil. Gerçi alınan karar bu tarih itibarıyla henüz kesinleşmiş değil. Fakat bu tepki göstermemek için bahane olmamalı. Mahkemenin Mısır Müftülüğünden gelen cevaba göre Haziran ayı başında bu hususta kesin bir karar vermesi bekleniyor.
“Karar şimdilik kesinleşmiş değil” diye bekleyen hür dünya ülkeleri varsa çok yanlış bir tavır içerisindedirler. Bu kararın hukuki olmaktan ziyade siyasî olduğunu ekseriyet zaten söylüyor. O halde kararın kesinleşmesini beklemeden en üst seviyede tepkiler ortaya konulmalıdır ve konulmalıydı. Gerek BM ve gerekse AB ve ABD çevrelerinden ciddi bir itiraz duyulmadı. Muhtemelen itiraz açıklamaları gelecek ve gelmiştir; fakat bu itirazlar yeterli değildir. Bütün dünya bu kararı kınasa, ama idamın durdurulması için diplomatik kanalları kullanmasa bir işe yarar mı?
Başta Türkiye olmak üzere bütün ülkeler, Mısır’da alınan bu kararın düzeltilmesi için çok ciddi gayret sarfetmek mecburiyetindedir. Aslında bu karar Mursi’nin değil; Mısır’ın, İslam dünyasının ve bir bütün olarak hürriyetlerin aleyhinde olan bir karardır.
Elbette tepki göstermenin de yolu vardır. Asıl tepki meydanlarda, mitinglerde sloga atmak ve attırmak değildir. Yüz milyon kişi bu kararı verenler aleyhinde slogan atsa, ama idamların durdurulması için diplomatik yollar denenmese bir işe yarar mı? Savaşların meydanlarda değil masalarda kazanıldığı ve kaybedildiği bir asırdayız. O halde yarını beklemeden her türlü diploması yollarına müracaat gerekir.
Böyle tartışmalı bir karar -Allah muhafaza etsin- idam ile neticelenirse, en büyük bedeli Müslüman Mısır halkı öder. Yıllarca kapanmayan bir yara açılmış olur ki, dolayısıyla komşu ülkeleri ve İslam dünyası da etkiler. Tarih şahittir ki, adil olmayan kararları alanlar da, uygulayanlara da ömür boyu ‘ah’ almıştır.
Mısır’daki darbe yöneticileri nezdinde kimin bir tesiri varsa devreye girmek durumundadır. Amerika, Rusya, Çin... Dünyanın siyasi şartları göz önüne alındığında Amerika göz yummadan bu idamların infaz edilme imkânı yoktur. Tabii ki Amerika’nın gerçekten bu idamların durdurulmasını istemesi lazım. Yoksa dışa ve kamuoyuna karşı “İdamlar durdurulsun” deyip, geri planda idamları destekler mahiyette politika yürütülürse infazların engellenmesi kolay olmaz. 27 Mayıs 1960 darbesi sonrasında da dünya görünüşte idama itiraz etmişti, ama sadece sözde itirazlarla...
Söz de çok önemlidir, ama asıl netice diploması yoluyla alınabilir...