Yine bir vesile ile hafta başında (4-10 Kasım 2016) memleketimize, Çayeli’nin Senoz Vadisi’ne gitmek nasip oldu.
Cennet vatanımızın her yeri güzel, ama Karadeniz sanki biraz daha güzel. Bahar ve yaz güzelliğinin yanında sonbahar güzelliği de cezb edici. Sararmış yapraklarıyla dağlar, görenlere alev almış bir orman hissi veriyor.
Dünyanın küçük bir köy haline geldiğini bu ziyaret vesilesiyle bir defa daha görmüş olduk. Sebebi şu: Bilindiği üzere 8 Kasım 2016 Salı günü Amerika Birleşik Devletleri’nde ‘başkan’lık seçimi yapıldı. Seçim sanki Türkiye’de yapılıyormuş gibi merak edimesi ve neticede Donald Trump’un seçilmesi Çayeli ya da Senoz Vadisi köylerinin dahi gündemindeydi!
Çayeli ve köylerinde yaz hareketliliği yerini kış sessizliğine bırakmış. Çoğu köy evi kapanmış, ‘tatil’ciler büyük şehirlere göç etmiş durumda.
Köy meselesi Türkiye’nin uzun yıllar tartışma konusu olmuş meselelerinden biridir. Türkiye’yi idare edenler yıllarca insanları köylerden göçüp şehirlerde yaşamaya ikna için çalıştı. Neticede hayat şartları insanların köyde yaşamasını neredeyse imkânsız hâle getirdi ve insanlar şehirlere göç etti. Bu defa da şehirler yaşanmaz hale geldi. İdareciler şimdi de insanların köylere dönmesini tavsiye ediyorlar.
Elbette köy hayatı bulunmaz bir fırsat. Ancak bilhassa genç ailelerin yıl boyunca köylerde yaşaması mümkün değil. Birinci mâni, köylerde okulların olmamasıdır. Aslında her köyde okul binası var, ama 8 yıl kesintisiz eğitim uygulamasının başlamasıyla birlikte bu okullar kapanmak mecburiyetinde kaldı. Şimdi onbinlerce köy okulu âtıl vaziyette duruyor. Bunların hesabını kitabını yapan var mı? Bu okullar için harcanan paralar şimdi ‘israf’ kaleminde yer almıyor mu? Çocuğunu ilk okula göndermek isteyen bir aile, okulu olmayan bir köyde ikamet edebilir mi?
Köyleri canlandırmak için tavsiye edilen ve kulağa hoş gelen başka bir tavsiye daha var: Emekliler köylere taşınsın! Makul gibi görünse de bu tavsiyenin uygulanması da kolay değil. Yaşlılar, emekliler ekseriyetle köylerde yaşamak arzu eder. Fakat bu arzu, ekonomik imkânlarla desteklenmeli.
İdarecilerimiz köy meselesini mutlak surette gündeme alıp, tarafları da dinleyerek çözüm yolları bulmak durumunda. Köyler ‘kış uykusu’na yatmaktan kurtarılabilse şehirlerimiz de daha yaşanır hâle gelir. Bugün yaşanan sıkıntı, kısa dönemli planların ya da plansızlığın neticesidir. İnsanları köylerden şehirlere dâvet edenler işlerin bu noktaya gelebileceğini tahmin etmiş miydi?
Köyleri câzib kılmanın bir yolu da ‘yol’ların iyileştirilmesi gereğidir. 2016 yılı bitmek üzere ve bazı köy yolları bakımsızlık kurbanı. Senoz Vadisi buna güzel bir misal. Düşünün ki geçen yılın sonunda (11 Kasım 2015) meydana gelen sel felâketinin bozduğu yollar hâlâ tam olarak tamir edilebilmiş değil. Bugün itibarıyla bir yıl geride kalmış ve sel yaraları kısmen kanamaya devam ediyor. Bu durum, bu tablo normal midir?
Senoz Vadisi’ndeki tabirle köylerimizin durumu ‘çinçhol’ olmuş. Yani çözülmesi zor bir düğüm hâline gelmiş ya da getirilmiş. Lütfen bu düğümleri ‘Bismillah’ diyerek çözelim!