"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Dert bilinsin, çare bulunsun

Faruk ÇAKIR
11 Haziran 2017, Pazar 00:05
Maddî ve manevî dertler denizinde yüzdüğümüz her halde inkâr edilmez.

Yanlış bir kanaate, maddî dertlere çare aramayı birinci öncelik olarak seçtiğimizden manevî yaralarımız her geçen gün biraz daha derinleşiyor.

Manevî yaraların derinleşmesinin bir sebebi de ‘dert’lerin varlığını kabul etmemek ya da yanlış teşhis koymaktır. Oysa tecrübeli olanlar “Dert bilinirse, devası asan olur/ Dert bilinirse, çaresini bulmak kolaylaşır’ anlamına gelecek tesbitlerde bulunmuşlardır. Türkiye, mutlak surette dertleri tesbit ve kabul edip çarelerini bulmak için gayret sarf etmek durumundadır.

Diyanet İşleri eski Başkanlarından Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, ülkemizin ve İslâm dünyasının karşı karşıya kaldığı bazı ‘dert’lere dikkat çekmiş. Sosyal medyadan takip edebildiğimiz kadarıyla bu tesbitlere itiraz edenler de oldu. Elbette itiraz edilecek beyanlar olduğu gibi haklı beyanlar da vardır. Şunu da hemen ifade etmekte fayda var ki İslâm dünyası ve Müslümanlar ‘yara’larını görmezden gelerek ya da inkâr ederek bir yere varamaz. Yaraları, hataları, eksikleri görmek ve bir an önce çare aramak icap eder.

Hürriyet’in sorularını cevaplandıran Prof. Dr. Bardakoğlu’nun bazı tesbitlerini şöylece özetleyebiliriz:

*Hayat gelip geçiyor ve insanların zaman zaman durup kendini, hayatını gözden geçirmesi gerekiyor. Şirketler yapar ya, biz de onun gibi öz denetim ve muhasebe yapmalıyız. Ötekinin yapıp ettikleriyle, hatta ne kadar dindar olduğuyla ilgilenmek yerine kendimizin ne kadar iyi bir insan, iyi bir dindar olduğuyla ilgilenmemiz gerekiyor.

*(Peki niye kutuplaştık?) Toplum olarak ayrıştığımız, artık birbirimize öfke duyduğumuz doğrudur. Bunlar sosyal birlik beraberliğimiz açısından alarm noktalarıdır.

*İslâm dünyası acilen bilgi, çalışma, üretme, temizlik, sosyal barış, sosyal adalet, insan hakları, kadın hakları, çevre, özgürlükler, ötekinin hakkı gibi temel konularda zihnini durultmak ve bu konularda mesafe almak zorunda. 

*Çalışma, üretme, hak, hukuk, adalet, bir toplumun kalkınması, özgürlüğün korunması için bir şeyler yaparsanız gelişirsiniz. (...) Müslümanlar dünya-ahiret dengesini yitirdiler.

*Gönlüm isterdi ki, evrensel ilâhî din olan İslâm’ın günümüz uleması dünyada kanıksadığımız bunca eşitsizlik, sömürü, adaletsizlik, güçlü ve egemenin oldu bittileri karşısında hakkın sesi olsun, her türlü ayırımcılığa karşı çıksın, bizlere hepimizin Âdem’in çocukları kardeşler olduğumuzu, insan olarak eşit ve değerli olduğumuzu, insanca bir hayatın hepimizin temel hakkı olduğunu hatırlatsın. Ama öyle olmadı ve olmuyor. Olup bitene eleştirel baktığımızda bunu açıkça görüyoruz.

*(Kimin suçu?) Burada birçok kesimin suçu var, ama İslâm âlimlerinin de var. Bizim çağdaş ulema, sermaye ve ekonomik ilişkiler konusunda çağın gerektirdiği bütün taleplere uygun fetvalar üretmeye başladı. İslâm uleması tıkandığımız ekonomik alanlarda sorunları aşmada son derece mahirler. Ama insan hakları, kadın hakları, ötekinin hakkı ve özgürlüğü, cinsiyet ayırımcılığı, sosyal adalet gibi daha geniş tabanlı konuları gündeme taşımaya pek istekli değiller.

*Şimdi televizyon programlarını izleyeceksiniz. Reytingi en yüksek programlar en çok menkıbenin anlatıldığı, en çok gözyaşının döküldüğü programlar. Din artık melankoli ve gözyaşı olarak sunuluyor ve algılanıyor. Böyle bir din anlayışı sizi dünya sahnesinde yukarı çeker mi? 

*Bizim din anlayışımız sığlaştı. Dindarlığı dar bir alana hapsettik. Müslümanlar şeklen dindarlaştıkça, dünyevileşmesi de artıyor. (Konuşan: İpek Özbey, 29 Mayıs 2017)

Aslında dert belli, çare de bellidir: Merhum Âkif’in ifadesiyle “Doğrudan doğruya Kur’ân’dan alıp ilhamı/ Asrın idrakine söyletmeliyiz İslâmı.” Kanaatimizce Risale-i Nur eserleri bunun en iyi vasıtasıtır. Keşke ilim ehli bu gerçeği de görse...

Okunma Sayısı: 4220
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı