"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Demokrasi kadar ekonomi

Faruk ÇAKIR
12 Şubat 2016, Cuma
Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Cansen Başaran Symes de Türkiye’nin dertlerine dikkat çeken tesbitlerde bulunmuş.

Cansen Başaran Symes, TÜSİAD’ın 46. Olağan Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, ‘zedelenen değerler’den de bahsetmiş.

Türkiye’nin dertleri ve problemleri sıralandığında bunlara sebep olan ‘kabahatli’ler arasında iş adamları dernekleri de sayılır. Büyük çoğunluk, ‘zengin devlet/millet’ olamayışımızda, milleti düşünmeyen sanayicileri de sorumlu tutar ve bu kanaate sahip olmakta haksız da sayılmazlar. 

Her ne ise, “iyiye ‘iyi’ demek lâzım” prensibi gereği, TÜSİAD Başkanı’nın tesbitlerini dikkate almak gerektiğini hatırlatalım. “Hep birlikte el ele vererek, terörün ve kutuplaşmanın ülkemizde kökleşmiş bu kardeşlik ortamını bozmasına izin vermemeliyiz” diyen Symes şunları ilâve etmiş: “Neredeyse 10 yıldır süren küresel kriz 20. yüzyılda oluşturulmuş özgürlükçü demokratik değerleri zedeler noktaya geldi. Eğer dünya yeniden özgürlükçü demokratik değerlere dönüş istikametinde hareket etmez ise aslında ekonomik krizden çıkmak daha zorlaşacak. Yeni iktisadi düzende kapsayıcı büyüme ve yenilikçi rekabet, özgürlükçü, demokratik bir yapıyı, şeffaf, hesap verebilir bir hukuk devletini gerektirmektedir. Bu noktadan Türkiye’ye bakmak istiyorum. Toplumda yargıya güven yeterli değil. Maalesef kimse aksini iddia da etmiyor. Yargı bağımsızlığının ve yargıya güvenin zayıfladığı, hukukun öngörülebilir olmadığı bir ülkede elde edilen ekonomik başarıları sürdürebilmek mümkün değildir.

“Demokrasinin temel dinamiği olan ifade özgürlüğüne yönelik yaygın tahammülsüzlüğü sür’atle aşmalıyız. Yoksa bu tahammülsüzlük toplumu ve geleceğimizi köreltecektir. Şiddete çağrı olmadıkça çok seslilikten korkmamalıyız. Bir düşünün, çok sesli olmayan bir toplumda, yeni anayasa nasıl tartışılabilir, AB uyumu nasıl müzakere edilebilir, bölgesel kalkınma nasıl tartışılacak, sormak isterim.” 

(http://www.tusiad.org.tr, 11 Şubat 2016)

Hal ve gidişin “demokratik değerleri zedeler” noktaya gelmiş olması kimi işine yarar? Demokratik değerleri tahrip etmek, en başta siyaset yapanlara zarar vermiş olmaz mı? Siyasetçileri, bu değerlere zarar verilmesine sebep olması ya da çanak tutması ‘siyasî körlük’ ve ‘bindiği dalı kesmek’le aynı değil mi?

Bu siyasî körlük devam ettiği müddetçe ekonomik krizleri geride bırakmak da mümkün olmaz. Ya da bir kriz bitse bile başka ve yeni krizler kapımızı çalabilir. 

Peki, ülkemizin ihtiyaç duyduğu çare ve çözüm nerde? Başka pek çok kişinin de ifade ettiği üzere “yenilikçi rekabet, özgürlükçü, demokratik bir yapıyı, şeffaf, hesap verebilir bir hukuk devletini” işletebilmekte. 

“Toplumda yargıya güven yeterli değil”se ‘işler yolunda’ denilebilir mi? Siyasî ve sosyal hayata hükmeden ‘tahammülsüzlük’ toplumu ve geleceğimizi köreltmiyor mu?

Ekonomik krizler elbette sadece Türkiye’nin derdi değil. TÜSİAD Başkanı Cansen Başaran Symes’in tesbitine göre “Eğer dünya yeniden özgürlükçü demokratik değerlere dönüş istikametinde hareket etmez ise aslında ekonomik krizden çıkmak daha zorlaşacak.” Bu, bir yönüyle de ‘ekmekten önce hürriyet’ anlamına gelmez mi?

Hayatın zorlukları ve problemler, insanlığın gerçekleri görmesine vesile olacak inşallah.

Okunma Sayısı: 1514
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı