"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Darbelerin bedeli

Faruk ÇAKIR
14 Eylül 2015, Pazartesi
Yaşadığımız sıkıntıların temelinde darbeler ve darbeci anlayış olduğunu inkâr etmek mümkün değil.

Her ne kadar ‘ilk askerî darbe’ olarak 27 Mayıs 1960’daki kanlı darbeden bahsedilse de, milletimiz o tarihden önce de çeşitli darbelere maruz kalmıştır. 

“Tek parti” devri, bir de bu yönüyle ele alınmalı. Tesirleri bugüne kadar devam eden ekonomik ve sosyal sıkıntıların temelinde ‘tek parti’ devrinde atılan adımlar ve alınan kararların tesiri inkâr edilebilir mi? Türkiye’nin 1950 yılına kadar ‘tek parti’ idaresine mecbur ve mahkûm edilmesi ‘millete darbe’ değil midir? 27 Mayıs 1960 darbesi, 12 Mart 1971 muhtırası, 12 Eylül 1980 darbesi ve nihayetinde 28 Şubat süreci ve benzeri darbe ve müdahaleleri konuşurken, tartışırken 1950 öncesi ‘tek parti’ devrini tartışmamak, konuşmamak ve tahlil etmemek yanlış olmaz mı?

‘Tek parti’ devrindeki icraatlar, özü itibarıyla darbe dönemlerini hatıra getirmez mi? Meselâ, ekseriyetle darbe dönemleri sonrasında yapılan seçimlere bazı partilerin iştirak etmesi engellenmiş. ‘Tek parti’ devrinde de kurulan partiler keyfi sebeplerle kapatılmamış mı? O günkü tercihler bir bakıma ‘millete ve tercihlerine darbe’ değil miydi?

Maalesef Türkiye, maruz kaldığı darbelerin bedelini ödemeye devam ediyor. Sonraki darbeciler, önceki darbecilerden kendilerince ders çıkararak daha münafıkane işlere imza atmışlardır. “Aldatmakla iş görme” noktasında daha fazla tecrübe kazanmış durumdalar. Yaşananlara doğru teşhis koymayı beceremezsek, bedel ödemeye devam ederiz.

Darbelerin ve darbeci anlayışın milletimize bir faydası olmadığını çok net olarak ortaya koymak durumundayız. Bu noktada siyasetçilere de büyük vazife düşüyor. Birbirleriyle kavga etmek yerine, siyaseti itibarsızlaştıranlarla mücadele etmelidirler. Aynı zamanda darbeci anlayışa imkân ve fırsat vermeyecek şekilde davranmak durumundadırlar.

Karşı karşıya olduğumuz terör hadiseleri de, özünde darbeci anlayışın neticesi değil midir? Terör örgütü, darbecilerin yanlışlarından beslenerek tabana yayılmadı mı? O halde geçmişte yapılan yanlışların tekrarlanmaması çok önemli. 

Terörle mücadelenin zorluğuna ayrıca dikkat çekmeye bile gerek yok. En tehlikelisi de, ‘yaş’ların ‘kuru’larla birlikte yakılmak istenmesidir. Suçun şahsiliğini esas alan bir anlayışla, birinin suçu için kardeşi dahi olsa bir başkasını suçlamamak, hakikî adaleti tesis edebilmek... Çok zor, ama yapılması gereken budur. “Terörle mücadele zordur. O halde suçsuz olan bazılarının zarar görmesi normaldir” gibi bir anlayış, idarecileri haksızlıklara sürükler ki sonrasında daha ağır bedeller ödemek durumunda kalınır.

Bugün yaşadıklarımız biraz da geçmiş yıllardaki yapılan yanlışların, haksızlıkların ve hataların bedelidir. Sonraki yıllarda, sonraki kuşakların yeni bedeller ödememesi için bugün çok dikkat edilmelidir. Umumî anlamda Türkiye, Demokratlara ve merhum Menderes gibi vatan evlâtlarına, masumlara ve “İslâm kahramanları’na yaptığı haksızlığı bir başka şekilde ödüyor olamaz mı?

Bütün darbeler kötüdür ve fark gözetmeden tamamına itiraz edilmelidir, itiraz ediyoruz ve etmeye devam edeceğiz...

Okunma Sayısı: 2461
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı