"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Çöken ülke, çöktüren ülke

Faruk ÇAKIR
29 Haziran 2017, Perşembe
Komşumuz Suriye’de yaşananlar hakkında ne kadar söz söylense, ne kadar ‘ah, vah’ edilse yeridir.

Şaka gibi geliyor, ama “Suriye bu hâle nasıl düştü?” sorusunun çok kolay bir cevabı yoktur. Daha doğrusu, “Bu mesele 3 ayda biter” denilip de 5 yılda bitmemesini izah etmek kolay değil. İdarecilerimizin bu noktada sorumlulukları vardır.

Tarihten ibret alınmış olsaydı Suriye’nin bu hâle düşeceği tahmin edilebilirdi. Çünkü önümüzde Irak, Afganistan ve Libya örnekleri vardır. Irak’a demokrasi getirme iddiasıyla yola çıkan ‘koalisyon ortakları’ bunu yapabildi mi? Elbette maksatları demokrasi getirmek olsaydı bunu bir ölçüde ve başka yollarla yapabilirlerdi. Maksatları bu bahane altında başka şeyler olunca, Irak’a ya da Afganistan’a demokrasi yerine kaos, kargaşa ve savaş getirdiler. 

Maalesef benzer tabloyu Suriye’de de görüyoruz. Suriye’deki yönetim demokrasi yolunda adım atmak için ikna edilebilseydi belki başka bir tablo ile karşılaşmak mümkün olurdu. Gerçek niyetler gizlendiği için Suriye içine kapandı ve yangın yerine döndü.

“Bu noktadan sonra ne yapılır?” sorusu da önemlidir. Umûmî kanaat, Suriye ya da Irak’ın bölünme sürecine girdiği yolundadır. Sebepler de bu kanaati doğruluyor. Ancak durumun çok daha vahim olduğunu ifade eden uzmanlar da var ki onlar da haksız değil. Nitekim Ulusal Savunma Üniversitesi Öğretim Üyesi Denise Natali, Turkish Heritage Organization’ın (THO) düzenlediği “Suriye Savaşı ve Bölgesel Güvenlik” başlıklı panelde yaptığı konuşmada “Suriye ve Irak bölünmüyor, çöküyor” demiş. 

Orta Doğu politikası ve Kürt meselesi uzmanlarından Denise Natali şöyle konuşmuş: “Birçok kişi Suriye’nin Sünnî, Şiî ve Kürtler arasında bölüneceğini söylüyor, ancak bana göre durum böyle değil. Irak ve Suriye’nin resmî sınırları halen duruyor, ancak içeride belirli sınırlar çökmüş durumda. Dolayısıyla elimizde oldukça parçalanmış bir devlet var.” (AA, 28 Haziran 2017)

Suriye’de özellikle IŞİD sonrası siyasî düzlemde homojen bir toplum veya siyasî durum beklentisi içinde bulunmanın yanlış olduğunu da ifade eden Natali, Suriye’de hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını da ifade etmiş.

Bir ülkenin ya da ülkelerin bölünmesi elbette kötüdür, ama Allah muhâfaza etsin çökmesi çok daha kötüdür. Üstelik bu ülkeler Türkiye’nin yakın komşusu ve dolayısıyla bölünmelerinden ya da çökmelerinden en fazla etkilenmesi mümkün olan da yine Türkiye’dir. Bu bakımdan yoğurdu üfleyerek yemek gibi bir ciddiyetle hadiselere bakmak ve yorumlamak durumundayız.

Doğru olmasını arzu etmeyiz, ama Orta Doğu uzmanlarının dikkat çektiği bir ‘çöken ülke’ tehlikesi varsa bu ülkeleri ‘çöktüren ülke’lerin varlığını da görmek durumundayız. Acaba Suriye ya da Irak’ı çöktüren ülkelerin bu ülkelerde yaşayan insanlardan ve bütün insanlıktan özür dilemeleri gerekmez mi?

Hamaseti, yersiz övünmeyi bir yana bırakıp kılı kırk yararcasına, bir adım sonrasını değil, bin adım sonrasını düşünerek adım atmak mecburiyetindeyiz. Fiilî ve kavlî, sözlü duâlarımızla bu felâketlerin def edilmesine gayret edelim. 

Allah’ım! İslâm âlemine tuzak kuranların tuzaklarını boz. Hîlelerini ayaklarına dola! Onlara hiçbir şeytanlık fırsatı verme! Âmîn.

Okunma Sayısı: 3782
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı