Medyanın ve idarecilerin gündeminde olmasa da hepimizin kalıcı gündem maddelerinden biri de çocuklarımızın karşı karşıya olduğu tehlikeler ve bunlara karşı alınması icap eden çareler olmalıdır. Çocuklarımız başta olmak üzere gençlerimiz ve dolayısıyla da ailelerimiz gerçekten büyük bir tehdit ve tehlike ile karşı karşıyadır.
Uzmanların yaptığı açıklamalara göre, tehlikelerden biri olan ‘uyuşturucu/öldürücü’ alışkanlığı neredeyse ilkokul seviyelerine kadar inmiş. Aynı açıklamalar, bu tehlike ile müptelâ olanların sayısının son yıllarda 3’e, hatta 4’e katlandığını haber veriyor. Bugün gerekli tedbirler alınmazsa Allah muhafaza önümüzdeki yıllar çok daha tehlikeli bir tablo ile karşı karşıya kalabiliriz.
Sigara ile başlayan ve sonu alkollü içki ve uyuşturucu/öldürücülere kadar uzanan bu yol mutlak surette kapatılmaya çalışılmalı. Maksat kişileri ya da kuruluşları suçlamak değil. Ortada kimsenin inkâr edemeyeceği bir durum var: Kısaca zararlı alışkanlıklar dediğimiz tablo her geçen gün biraz daha fazla kişiyi yutuyor. “Yok öyle değil. Zararlı alışkanlıklara karşı mücadele bütün hızıyla devam ediyor. Öldürücü, sarhoş edici maddeleri kullananların sayısı azalıyor. Öğrencilerimiz, çocuklarımız ve gençlerimiz koruma altında, güvende” diyebilen var mı?
Bazı hastalıklar ve bazı dertler vardır ki tedavide geç kalmak hiç tedavi etmemek anlamına gelir. Bir yaraya kangren olduktan sonra tedavi uygulamak bir fayda verir mi? Türkiye, karşı karşıya olduğu bu büyük musîbet karşısında geç kalmadıysa da geç kalma ihtimali artmış durumdadır. Kötü alışkanlıklar hiç umulmadık ve beklenmedik şekilde yaygınlık kazanıyor. 80 milyon olarak hep birlikte “Eyvah! Çocuklarımız tehlikede! İmdat! Çare bulun, bulalım!” diye haykırsak yeridir.
Bu büyük tehdit ve tehlike karşısında tek bir kişinin, sadece ailelerin mücadele vermesi de yetmeyebilir. 80 milyon olarak hep birlikte, idarecisiyle, siyasetçisiyle, bürokratıyla, güvenlik kuvvetleriyle mücadele etmek mecburiyetindeyiz. Bir yandan idarî ve güvenlik tedbirleri alınırken öte yandan ikna ile ahlâkî tedbirler alınmalı. Çocuklarımızın ve gençlerimizin bu fena ve çirkin yollara sürüklenmemesi için çok daha fazla gayret sarf etmek durumundayız.
Bunun bir yolu da uyuşturucu terörünü geçim kaynağı haline getirenlere imkân ve fırsat vermemektir. Gençleri zehirleyenlerin büyük paralar kazandığıyla ilgili haberler tehlikenin büyüklüğünü göstermiyor mu? Güvenlik tedbirleri mutlaka arttırılmalı, ama bu tedbirler aile ve okul işbirliği ile de desteklenmeli. Bazı uzmanlar “Aileler dikkat etsin” diyor. Haklıdırlar, ama bu çok kolay bir mesele de değildir. ‘Sanal âlem’in bu kadar yaygınlaştığı, çirkinliklerin ceplere ulaştığı, adeta bir ‘tık’ mesafesi uzakta olduğu bir dönemde mücadele de zorlaşmaktadır.
Kalıcı olarak bu mesele gündemdeki yerini korumalı ve insanların beynini uyuşturan diziler yerine ikaz edinci yayınlara yer açılmalı. Bazı TV haberleri uyuşturucu/öldürücü alışkanlıkların zararlarını anlatmak için yola çıkarak bilmeden bu maddelerin tanıtımını ve teşvikini yapma hatasına düşüyor. Bu çirkinliklerle mücadelenin safi, temiz zihinleri bozmadan, kötülüklerin reklâmını yapmadan yürütülmesi çok önemli.
Tabiî ki fiilî duâları, çalışmaları, gayretleri kavli/sözlü duâlarla da desteklemek gerekir: Ya Rab! Neslimizi tehdit eden bu felâketlerden milletimizi, memleketimizi ve insanlığı koru. Kötülere fırsat verme. Amin.