Cambride Üniversitesi’nde (İngiltere) Elektrik Güç Sistemleri Şebeke Arz Güvenliği alanında akademisyen olarak çalışan Dr. Sinan Küfeoğlu’nun mahalli bir televizyonda yayınlanan konuşması sosyal medyada gündem oldu.
Enerji alanında akademisyen olarak çalışan Küfeoğlu’nun, anlattıklarına bakılırsa Avrupa’da katıldığı enerji konulu konferanslara Türkiye’den hiç kimsenin iştirak etmediğini görmüş ve şok olmuş. Küfeoğlu, memleket aşkıyla hemen yetkililere ulaşıp derdini anlatmak istemiş, ama tahmin edileceği üzere bürokrasi duvarı ile karşılaşmış ve hayal kırıklığı bir kat daha artmış. Son çare olarak derdini sosyal medya vasıtasıyla anlatmaya çalışmış. Bakalım bir netice alabilecek mi?
Yaklaşık 30 dakikalık videoyu (https://www.youtube.com/watch?v=rHkgi4C2Hj8) ya da 20 dakikalık özet videoyu dinleyen her insaflı kişi Dr. Sinan Küfeoğlu’na hak verir ve bu yakınmaya, bu tenkide, idarecilerin bu tavrına itiraz eder.
Bayburt’ta doğan Dr. Küfeoğlu, ODTÜ’den mezun olduğunu, önce Finlandiya’ya giderek Helsinki Teknoloji Üniversitesi’nde master ve doktora yaptığını ve Cambridge Üniversitesi’nde araştırma görevlisi olduğunu anlatıyor. Brüksel’de katıldığı bir enerji konferansında ‘katılımcı listesi’ni inceleyen Küfeoğlu, listede ‘T’ harfinin bile olmadığını görmüş ve şaşırmış. Sonraki konferanslarda da Türkiye’den katılan olmadığını görünce (dönemin) enerji bakanıyla görüşmek istemiş ve müsbet bir cevap alamamış. Başbakanlığa mektup/mesaj yazan Küfeoğlu, oradan da beklediği ilgiyi görememiş. Küfeoğlu bilmana ve özetle diyor ki, “Türkiye’nin en çok ihtiyaç duyduğu şey enerjidir. Dünya bu meseleye kafa yorarken, bu konferanslarda milyar dolarlık yatırımlar konuşulurken Türkiye’nin bu kadar ilgisiz olmasını anlamak mümkün değil.”
Çoğu idarecinin beğenmediğı İran, Mısır, Güney Afrika ve Güney Amerika ülkelerinin bu toplantıların daimî katılımcısı olduğuna dikkat çeken Küfeoğlu, öğrendiklerini Türkiye’de dile getirmek istediğini ancak konuşma yapmak için başvurduğu üniversitelerin cevap dahi vermediğini söylemiş.
Düzenlenen toplantılardan birine Avrupa Komisyonu’nun Türkiye’yi zorla dâvet ettiğini hatırlatan Dr. Küfeoğlu, toplantıya gönderilen bürokratların toplantı günü salonda olmadığını, onun yerine turistik gezi yaptıklarını ileri sürmüş. Sebebi de belli: Toplantıya gönderilenlerin hiçbiri İngilizce bilmiyormuş.
Bu anlatılanlarda abartma olduğunu düşünenler olabilir. Fakat büyük ölçüde Türkiye ve dünya gerçekleriyle örtüştüğü söylenemez mi? Bürokrasinin hantallığı, dünyadaki gelişmeleri iyi takip etmemesi, “bana ne” tavrı takınması hepimizin şahit olduğu bir gerçek değil mi?
Yurt dışında görev yapıp da “Memleketime bir faydam olsun. Buradaki yenilikleri oraya taşıyayım” diyen kaç kişinin yolu benzer sebeplerle kesilmiştir, siz tahmin edin. Haydi, bu konuşma yapılıp duyulana kadar enerji meselesiyle ilgilenen olmadı. Peki, yarından itibaren bu açıklamayı yapan kişi Türkiye’ye dâvet edilip en üst seviyede dinlenecek mi? Teşekkür ve tebrik mi edilecek yoksa “Sırlarımızı faş ettin, açık ettin. Böylece ne güzel memleketi idare edip gidiyorduk” mu denilecek?
Dâvet edilip dinlenmesi en büyük temennimiz.