Maddî anlamda büyük projelerden biri de, İstanbul’a yapılması planlanan ve ihşaatı ihale edilen 3. havalimanıdır. Türkiye’yi idare edenlerin bir yanlışı da, her türlü itirazı, hiç dinlemeden reddetmek oluyor. “Acaba havaalanı için seçilen yer uygun mudur? Bu yatırım kârlı mıdır, gerekli midir?” gibi sorular en ağır ifadelerde tersleniyor. Hatta bu soruları sormak neredeyse vatana ihanet olarak değerlendiriliyor. Neymiş, böyle büyük bir havaalanını Avrupa ülkeleri de istemiyormuş, dünya bizi çekemiyormuş vs.

3. havaalanı inşaatının ihalesi 3 Mayıs 2013’de yapıldı, temeli ise 7 Haziran 2014’de atıldı. Projenin tamamının 2018 yılında bitmesi ile Atlanta Havalimanı’nı geçerek dünyanın en yüksek kapasiteli havalimanı olması planlanmış.

Peki, hal ve gidiş aynı istikamette mi? 3. havalimanı ihalesini kazanan CMLKK ortaklığının CEO’su Yusuf Akçayoğlu, umut kıran açıklamalar yapmış. 

Akçayoğlu, “(İnşaatın) Birinci fazı 29 Ekim 2017’ye yetişecek mi?” sorusu üzerine şöyle cevap vermiş: “90 milyon yolcu kapasitesini taşıyacak terminal ile 3 pistin oluşturduğu birinci fazla ilgili yeni master planı hazırlamayı planlıyoruz. Birinci fazın yapılacağı yeri mümkün olduğunca zemin iyileştirmesi yapılacak bölgeden kaydırıp dolgu gerektirmeyen sağlam zemine oturmayı planlıyoruz. (Soru: Yani bataklık denilen kısımdan mı?) Evet... 80 milyon metrekarelik alanın 4’te 3’ü bataklık. Biz birinci fazı 4’te 1’lik kısma yapmayı düşünüyoruz. Yeni master planla iş daha hızlı gidecektir. Bahar aylarında betonu dökebiliriz. Birinci fazı yaparken, zemin iyileştirmeye de devam edeceğiz. (...) (Soru: Şirketler bölgenin bataklık olduğunu biliyor muydu?) (...) Çürük zemin demek daha doğru. Kontrolsüz dolguların bu kadar büyük olduğunu ihaleye giren hiçbir şirket bilmiyordu sanırım. Çünkü bölgede detaylı sondaj yapmadan zemin hakkında öngörüde bulunmak yorum yapmak gerçekçi olmaz.” (Konuşan: Dilek Güngör, Sabah, 5 Ocak 2015)

İhalenin üzerinden 19 ay geçmiş olduğu halde, “yeni master planı hazırlamayı planlıyoruz,/ bahar aylarında betonu dökebiliriz,/ kontrolsüz dolguların bu kadar büyük olduğunu ihaleye giren hiçbir şirket bilmiyordu” tesbitlerinin yapılması akla soru işaretlerini getirmez mi?

Bursa’da konuşan Akfen Holding ve TAV Havalimanları Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Akın da benzer tesbitlerde bulunmuş. 

“İstanbul’a 3’üncü bir havalimanı elbette lâzım” diyen Akın, yapılacak havaalanını bu kadar büyük tutmanın uygun olmadığını söylemiş. Akın, şöyle devam etmiş: “Daha yapılabilir tutardım. Daha basit, Atatürk Havalimanı’nda oluşacak köpüğü buraya alırdım. Kapasite fazlasını. Ondan sonra yavaş yavaş büyütürdük. Bir kerede değil. Terminal binası yapardım. Bir pist yapardım, Terminal binası büyütülebilirdi. 1, 2, 3, 4 terminal olurdu. Bütün dünya terminallerinde olduğu gibi. Sonra pistler ilâve ederdim. Arsayı büyük tutmakta mahsur yok. Yapılabilir ulaşabilir bir hedef olurdu. 10 milyar Euro’luk olunca, ihaleye giren az oluyor. Rekabeti kısıtlıyorsunuz. İki üç firmada kalıyor. (...) Onun için çok büyük tutmak yerine daha ufak yapılıp zaman içinde büyüseydi. Çünkü bir laf vardır havacılık alanında ’Dünyada bitmiş havalimanı yoktur’. Dünyada siz bunu yapsanız bittiği zaman bitmemiş olacak yine bir tarafından bir eksik olacak.” (Milliyet.com.tr, 17 Aralık 2014)

İhaleyi kazanan ile, kazanamayanın tesbitleri birbiriyle örtüşmüyor mu? Peki, sırf büyük adım atmış olmak için büyük adım atılır mı?