"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bürokrasinin çarkları

Faruk ÇAKIR
21 Ocak 2016, Perşembe
Tek başına iş başına gelen hükümetlerin, koalisyon hükümetlerine göre daha hızlı hareket edebildiği bilinen bir durum. İktidara talip olanlar da bunu her defasında ifade ediyorlar.

Türkiye, son 15 yıldır tek başına ve aynı parti iktidarı tarafından yönetiliyor. Bu bakımdan “Şunu yapacaktık, ama imkân bulamadık” demelerine itibar edilmez. Her iktidarın uğraşması gereken temel dertler vardır. Bunların biri de, bürokrasidir. Bürokrasiyi yola getiremeyen iktidarların eninde sonunda eli kolu bağlanır ve faturayı da siyasetçi öder.

Kendisi de bir bürokrat olan ve 2000-2004 arasında Gümrük Müsteşarlığı görevini yapan Prof. Dr. Nevzat Saygılıoğlu, Türkiye’yi idare edenlere “bürokrasiye çekidüzen verin” anlamına gelen ikazlarda bulunmuş. “64. Hükümet’in iş yapmasının önündeki engeller veya bahaneler giderek azalıyor” diyen Saygılıoğlu’nun dikkat çektiği noktalar şöyle:

“Tüm sorunların temelinde de ‘devlet yönetimi’, yani bir başka ifadeyle ‘bürokrasi’ ve ‘bürokrat’ var. Ne demek istediğimizi biraz açalım dilerseniz… İyi ve doğru bürokrat siyasete yük olmaz; aksine siyasetin yüküne ortak olur ve önemli bir kısmını üzerine alır. Liyakat sahibi bürokrat; konusunun gerçek bir uzmanıdır, iş ahlâkını bilir, daha da önemlisi dünya görüşünü ve siyasî bakışını kesinlikle işine yansıtmaz. Aslında buna da hakkı yoktur; zira bu hak ve yetki bizzat siyasî iradeye aittir. Şimdi bu noktada bir soru sormak gerekiyor: Geçtiğimiz yaklaşık çeyrek yüzyılda ve özellikle son yıllarda bürokraside ‘liyakat’ mi hakim yoksa ‘sadâkat’ mi? Geçmişte de var olan ‘sadâkat’ gerçeği son yıllarda daha da keskinleşmedi mi? Ya da bu soruyu başka bir şekilde soralım: Bu dönemin bürokrasisinden, bırakın başkalarını veya vatandaşları, bu siyasî iktidarın yanında olanlar da genelde memnun mu değil mi?” (Dünya g., 6 Ocak 2016)

Prof. Dr. Nevzat Saygılıoğlu’nun gündeme getirdiği tekliflerinden biri de çok uzun süreden beri aynı makamı işgal eden bürokratların gözden geçirilerek yerlerine yenilerinin getirilmesi. Elbette bu mesele iki ucu keskin bir bıçak gibidir. Bürokrasinin hem tecrübeli olması hem de ipe un sermemesi icap eder. “Genç olsun, yeni olsun” diyerek tecrübelileri devre dışı bırakmak da olmaz, ‘tecrübelidir’ diyerek ‘bahane üretenleri’ savunmak da. Buradaki ayrıntısı, hassas dengeyi siyasetçiler kurmak durumundadır. 

Saygılıoğlu, şahit olduğu bazı problemleri de şöyle sıralamış: 

*Yıllardan beri boş bırakılan ve vekâleten yürütülen yerlerden verim veya başarı beklenebilir mi? Örneğin özelleştirme İdaresi’nin başı yok iken ve Hazine Müsteşarlığı’na 2 yıldır atama yapılamazken bu idarelerden ne beklenir? 

*Her kademe bürokratın belli yetki veya oyun alanı var mı ya da kaldı mı? Yani bürokrat kendi heyecan ve birikimini işine yansıtabiliyor mu, yoksa yukarıdan gelen talimatları yerine getirmekle sınırlı mı kalıyor? 

*Bürokrasinin başarısız olanları cezalandırılıyor mu ya da başarılı olanları ödüllendirilebiliyor mu? 

*Bürokratların atanma, seçim ve yükselme mekanizmaları doğru noktalardan veya kanallardan yapılıyor mu? 

*8-10 yıldan beri aynı pozisyondaki bürokrattan verim beklenebilir mi?

Madem herkes bürokrasinin ağır işleyen çarklarından şikâyet ediyor, o halde hep birlikte bu problemi çözmeye çalışalım...

Okunma Sayısı: 1404
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı