Meselâ, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nunda konuşan Arjantin Devlet Başkanı Cristina Fernandez de Kirchner, Ortadoğu’daki “aşırı gruplar”a dikkat çekip can alıcı soruyu sormuş: Bu aşırı grupları kim finanse ediyor?

Dünyayı idare eden ve görünüşte her türlü teröre itiraz eden liderler bu sorunun cevabını verse mesele bitecek. Evet, değişik isimlerle meşhur olan terör örgütlerine, Avrupalı idarecilerin ifadeleriyle ‘aşırı gruplar’a maddî desteği, silâh desteğini kim sağlıyor? Uzaklara gitmeye gerek yok. Türkiye’nin mücadele ettiği terör örgütü ya da örgütlerine silâh ve benzeri destekleri kim sağlıyor? Helikopterlerle, “yanlışlıkla” teröristlere havadan atılan silâhlarla ilgili haberler duymamış mıydık? 

Afganistan’da, Irak’ta ve son olarak Suriye’de savaşı alevlendirmek için kimin kime silâh yardımı yaptığı herkesin bildiği, ama ifade ve itiraf etmediği bir ‘sır’ değil mi?

Arjantin Devlet Başkanı Cristina Fernandez de Kirchner’in bahsettiği başka bir mesele daha var ki, o da en az terör konusu kadar önemli: “Akbaba fonlar.” Bu fonların çalışma prensibi, ülkeleri ekonomik krizlere sürükleyip, elindeki avucundaki fabrikaları ucuz fiyata gasbetmeye dayanıyor. Ekseriyetle ‘haram para’larla oluşturulan bu kirli fonlar, istediği ülkeye giriyor, istedikleri ekonomik ve sosyal şartların meydana gelmesi için icap ederse yıllarca bekliyor. Sonra, kendilerince uygun gördükleri bir tarihte yurt dışına çıkıyor ve o ülkenin ekonomik krize sürüklenmesine sebep oluyor. 

Gerek “akbaba fonlar”ı ve gerekse “aşırı gruplar”ı kimin finanse ettiği ehlince biliniyor, ama mesele güç dengesi meselesi olduğu için bu konular ifşa edilmiyor. Neticede sadece ülke yöneticileri değil, geniş kitleler ağır ekonomik bedel ve fatura ödemek durumunda kalıyor. Son olarak, Yunanistan’ın düştüğü vaziyete ibret için bakılabilir.

Arjantin Devlet Başkanı’nın böyle bir konuyu BM gündemine taşıması, sarsıcı soruyu sorması ve cevap beklemesi umulur ki diğer idarecilerin de uyanmasına vesile olur. Soruyu sorduğuna göre, muhtemelen Cristina Fernandez de Kirchner cevabı da biliyor. Aynı cevabı bilen başka başkan ve yöneticiler de vardır. Bu mesele sır olmaktan çıkarsa, “akbaba fonlar”ın ülkelere tuzak kurması da engellenir. 

Bu soruyu, komplo teorilerinin bir parçası olarak görenler de olabilir, ama öyle değil. Başka türlü ‘büyük devlet’leri dahi dize çöktürebilen örgütlerin, fonların olması mümkün olur muydu?

Bu dert, sadece fakir ya da gelişmekte olan ülkelerin meselesi olmaktan da çıkmıştır. Yeri geldiğinde ‘büyük devlet’leri de mağdur eden gizli planlar bir şekilde deşifre olmalıdır. BM gündemine gelen bu konunun, bundan sonra da gündemde tutulması ve ‘ifsat şebekeleri’nin tuzaklarının bozulması gerekir. 

Terör gruplarını finanse eden ülkeler ve fonlar, ya bu yanlıştan geri adım atarlar ya da insanlığa hesap vermek durumunda kalırlar.

Temennimiz, sorgulayıcı bu tavrın devam etmesi ve ifsat şebekelerinin devre dışı kalmasıdır.