"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bu savaşı kaybedemeyiz!

Faruk ÇAKIR
12 Haziran 2016, Pazar
Hepimizin karşı karşıya olduğu büyük ve içinden çıkılması zor dertler var. Ancak dertler çok ve çetrefilli diye ümitsizliğe de kapılamayız.

Dertleri bileceğiz ve doğru çarelerle karşı koyacağız.

Büyük dertlerimizden biri de televizyondur. Televizyon dediğimizde belki de internet ve benzeri sanal âlem vasıtalarını da buna dahil etmek lâzım. Yakın zamana kadar tehlike evimizde, odamızdaydı; artık ceplerimizde. Bir anlamda tehlike küçüleceği yerde daha da büyüme istidadı gösteriyor. 

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Başkanı Prof. Dr. İlhan Yerlikaya da bir konuşmasında bu tehlikeye dikkat çekmiş. Reklamverenler Derneği ve Reklamcılar Vakfı iş birliğiyle düzenlenen Media Summit 2016 faaliyetinde, “Medya Okuryazarlığı Dersi Gelişimi Süreci ve Felsefesi” konulu konuşma yapan Prof. Dr. Yerlikaya şöyle demiş: 

“Ülkemizin televizyon izleme oranı bakımından dünyada ikinci sırada yer alıyor olması, sorunun önemini ve önceliğini göstermektedir. Yapılan araştırmalarda Türkiye, dünyada okuma oranı düşük, ancak her yaştan çocuğun günde 2-4 saat gibi uzun sürelerde televizyon izledikleri bir ülke olarak dikkat çekmektedir. Yılın yaklaşık 900 saatini okulda geçiren buna karşın yaklaşık 2 bin 300 saat televizyon ekranı karşısında zaman harcayan çocukların okul öğrenmelerinde bozucu etkiler yaşamaları kaçınılmazdır. Günün her saatinde, diledikleri programları denetimsiz olarak izleyen çocukların, televizyon ve internet ortamında sunulan olumsuz içeriklere maruz kaldıkları bilinmektedir. Bu sürede karşılaşılan şiddet, cinsellik, ayırımcılık ve aşağılayıcı medya içerikleri çocukların biyolojik-psikolojik-sosyal gelişimlerini derinden etkilemektedir. Bu tür problemlerle baş etmenin en etkili yolu eğitimdir. Medya içeriklerinden yararlanmak/korunmak, çağdaş anlamda bireyin bilinç düzeyini yükseltecek ve değerlendirme yapabilme gücünü geliştirecek olan medya okuryazarlığı eğitiminden geçmektedir.” (AA, 4 Haziran 2016)

Ülkemizin televizyon izleme oranı bakımından dünyada ikinci sırada yer alıyor olması başlı başına bir dert değil mi? Yoksa, bu konuda birinci olmamış olmakla övünmeli miyiz? Ayrıca, 900 saatini okulda geçiren ve buna karşılık yaklaşık 2 bin 300 saat televizyon ekranı başında oturan bir öğrenciden başarı bekleyebilir miyiz?

Tabiî ki mesele sadece çocukları ilgilendirmiyor. “Oğlum TV izleme” diyerek ancak kendimizi kandırırız. Evet, çocuklarımızı TV’lerin ve tabiî ki benzer oyalayıcıların, akıllı cep telefonlarının şerrinden uzak tutmaya çalışacağız; ama önce kendimiz uzak durarak çocuklarımıza örnek olmalıyız. Aksi halde, sigarayı üflerken çocuğuna “Oğlum, bu meret çok zararlıdır. Sakın alışma ha!” diyen veliler durumuna düşebiliriz.

RTÜK Başkanı Prof. Dr. İlhan Yerlikaya haklı olarak çareyi ve çözümü eğitim olarak göstermiş. Başka pek çok musîbet gibi bu musîbete karşı da ancak akılları ve kalpleri ikna edebilen bir eğitim sistemiyle karşı koyabiliriz. 

Görünüşte bilgi kutusu olan TV ve benzeri tuzaklara karşı eğitim kalesine sığınmak durumundayız. Kimseyi suçlamadan, hep birlikte ve el birliği ile eğitim, eğitim diyelim.

Başka çaresi olan varsa söylesin...

Okunma Sayısı: 1587
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı