"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Böyle siyasetçi bize de lâzım

Faruk ÇAKIR
09 Mayıs 2015, Cumartesi
Siyasetçilerin en sıkıntılı günleri seçim sandığının açıldığı gündür.

Büyük iddialarla seçime giren partilerin bir kısmı sandıkta kalırken, bir kısmı da umduğu, belki de ummadığı kadar oy ve destek alır. Her ne kadar seçimde kazanan ve kaybeden olacağı bilinse de, hiç kimse kaybeden olmak istemez. 

Ülkemizde de seçimler yapılmakta ve her yerde olduğu gibi kazanan ve kaybedenler olmakta. Ancak Türkiye’deki seçimler sonrasında sandıktan ders ve ibret alındığını söylemek kolay değildir. Ekseriyetle, “Yenilen pehlivan güreşe doymaz” prensibine göre hareket edilir.

İngiltere’de yapılan seçimler sonrası milletin iradesi tecelli etmiş ve anlaşıldığı kadarıyla kazanan ve kaybeden partli liderleri sandıktan ders almış. Seçimlerde mağlûp olan, arzu ettikleri nisbette oy alamayan, kısaca ‘kaybeden’ liderler parti genel başkanlıklarından istifa etmiş. Sesimizi duysalar da duymasalar da bu siyasetçileri tebrik ederiz!

Seçimlerde mağlûp olan Liberal Demokrat Parti Genel Başkanı Nick Clegg, İşçi Partisi Genel Başkanı Ed Miliband ve Birleşik Krallık Bağımsızlık Partisi (UKIP) Başkanı Nigel Farage bir anlamda ‘Suç bende’ diyerek genel başkanlıklardan istifa etmişler. Böyle bir istifa, Türkiye’deki seçimlerden sonra yaşanır mıydı? Çok uzak bir ihtimal... Elbette Türkiye’deki seçimler de zaman zaman parti genel başkanlarının istifası ile neticeleniyor, ama bu istifalar daha çok kamuoyu baskısı sonunda ortaya çıkıyor. Gönül rahatlığıyla, “Başarılı olmadım, başarılı olan gelsin” diyerek, seçimlerden hemen sonra istifa edenlere pek rastlanmaz.

Elbette ‘koltuk sevdası’ siyasetçilerle sınırlı değil. Bu bir kültür ve anlayış meselesi. Başkalarına, siyasetçilere çuvaldız batırırken, kendimize de hiç değilse iğne batırıyor muyuz? Hangimiz, mevkileri, makamları başkalarına devretmek için can atıyoruz? ‘Emekli’ olmayı her defasında başka yıla, başka bahara, başka bahanelere ertelemiyor muyuz?

Kısa bir süreliğine fabrika müdürlüğü yapan bir tanıdığım, “Ben siyasetçilerin ‘koltuk sevdası’nı anlıyorum. Ben bile küçük bir ‘müdür’ koltuğunu devrederken çok üzüldüm. Koltukta otururken ‘Müdür bey’dim, koltuk gidince ‘Ahmet Bey’ oldum. ‘Koltuk sevdası’nın bir sebebi de, çevredeki mürailerdir” demişti. Maalesef durum bu...

Mevkileri, makamları, koltukları bırakmak kolay değil; ama Türkiye’ye gerektiğinde bu makamları ellerinin tersiyle itebilecek kişiler lâzım. 

İngiltere’deki istifalar Türkiye’ye güzel örnek olur mu? İhtimal vermiyoruz, ama her siyasetçi ve en başta genel başkanlar; gitmek için kongre günlerini dahi beklememelidirler. Siyaset başarıyı sever. Başarılı olamayan gider ve yerine başarılı olanlar gelirse bundan hem o partiler hem de ülke istifade eder. Siyasetçilerin koltuk sevdasının bir bahanesi de, “Ben gidersem bu siyasî hareket söner” anlayışıdır. Böyle düşünenler dahil olmak üzere hepimiz biliyor ve görüyoruz ki, mezarlıklar vazgeçilemez insanlarla doludur. 

Namık Kemal’in “Hürriyet Kasidesi”nde dediği gibi “Çekildik izzet ü ikbal ile bab-ı hükûmetten” diyebilecek insanlara her zamankinden daha fazla muhtacız...

Okunma Sayısı: 1466
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Garib Doğu

    9.5.2015 10:10:15

    Bütün mesele; ''çekildik izzet-ü ikbal ile babı hükümetten'' diyebilmek,bu asaleti gösterebilmek,bu ferağatı göze alabilmektir.Bugün müslümanların en büyük sorunu dünyayı ahirete tercih etmektir.Bu dehşetli manevi bir maraz, korkunç bir hastalıkltır.Müslümanların ebedi hayatını tehdit ediyor.İçtima-i keşmekeşliklerin en büyük nedenlerinden biri de işte bu dünyayı ahirete tercih tavrı ve eğilimidir.Reçete Risale-i Nurdur.Bu kudsi hakikatlara can-ı gönülden sarılmaktır.Başkada bir çıkış yolunu bilmiyorum.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı