Dünyanın karşı karşıya olduğu büyük dertlerden biri de dünya gelirinin adil bir şekilde paylaşılmamasıdır.
Bazı ülkelerde yaşayanlar ekmek ve su bulamazken bazı ülkelerde yaşayanların bir eli yağda, bir eli balda... Tabiî ki bu durum kıyametin kopmasına sebep oluyor. Atalarımız boşuna mı “Biri yer biri bakar. Ondan kıyamet kopar” demiş?
Görünüşe bakılırsa dünyanın dertlerine çare aramak için bir araya gelen liderler bu toplantılarda konuşmalar yapıyorlar. Toplantılarda bu güne kadar etkili çarelerin üretildiğini söylemek kolay değil. Her yıl toplanan bu zirvenin bu yılkı konusu “Dördüncü Sanayi Devrimi” olarak belirlenmiş.
Kanada Başbakanı Justin Trudeau’nun Dünya Ekonomik Forumu’nda (WEF) yaptığı konuşma önemli ve dikkat çekici. Trudeau, “Davos’ta toplanan elitler dünyanın geri kalan kısmında yaşayan insanların sorunlarından ziyade kendi çıkarlarıyla ilgili konularla ilgileniyor. Eğer foruma katılanlar bu konuda bir çözüm üretemeyecek olurlarsa içerisinde yaşadığımız sistem çökebilir” demiş.
Çöker mi çöker... Çünkü dünya sisteminin özünde ve temelinde maalesef adalet yok. Adaletin, adil paylaşımın olmadığı bir yer, bir sistem uzun süre ayakta kalabilir mi?
Tabiî ki dünyanın karşı karşıya olduğu bu problemi dile getiren ilk kişi Kanada Başbakanı Justin Trudeau değil. Başka liderler de farklı ifadelerle aslında aynı problemi dile getiriyorlar. Fransa’nın Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron da “Daha az silaha, daha fazla beyne ihtiyacımız var” diyerek aslında aynı derde parmak basmış. Aynı toplantıda bir konuşma yapan Almanya Başbakanı Angela de aslında benzer sözler söylemiş. Merkel, göçler yüzünden politikalarda popülizm yapıldığını ve izolasyona karşı olduğunu açıklarmış. Elbette bütün liderlerin her zaman bu doğru sözlerine sahip çıkmasını beklemek de dünyadaki insanların hakkı.
Bu mesele dünya ölçeğinde böyle olduğu gibi maalesef Türkiye açısından da böyledir. Türkiye’deki “elit”ler 80 milyonun dertleriyle ne ölçüde dertleniyorlar? Daha doğrusu 80 milyonun karşı karşıya olduğu dertlerden ne ölçüde haberleri vardır? “Elit” denilenlerin büyük çoğunluğu “Ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler” anlayışına sahip değil mi? Böyle bir sistem sıkıntısız ve dertsiz devam edebilir mi?
Türkiye’nin ‘elit’leri başta olmak üzere herkes hadiseye bu pencereden bakmam durumundadır. Millet olarak bunu başarabilir ve sadece kendimizi değil, ‘komşu’larımızı da düşünerek adım atabilirsek sıkıntıları geride bırakmak çok daha kolay olur.
Kanada Başbakanı Justin Trudeau’nun konuşmasının medyada değil hak ettiği ölçüde, hatta neredeyse ‘hiç’ yer almaması da ayrıca dikkat çekici bir durum. Hem Türkiye’yi hem de dünyayı ilgilendiren böyle temel bir meselede dile getirilmiş isabetli bir tesbit acaba niçin gündem olmaz? Dünyadaki ‘elit’lerin, geri kalanların dertleriyle dertlenmediği yaşadığımız önemli bir gerçek değil mi? Ve bu durumun dünya barışını tehlikeye attığı da her halde inkâr edilemez. O halde doğru tesbitlerin çok daha öncelikli gündeme taşınması ve tartışılması icap etmez miydi?
“Böyle gitmez” tesbiti sadece slogan olarak kalmamalı. “Böyle gider” diyenler uzun dönemde işlerin iyi gitmediğini ve daha ağır faturaların dünya idarecilerinin önüne geldiğini görebilirler. Dünyanın işleri böyle yanlış gitmesin, gayret edelim de çok daha iyi gitsin...