Millet olarak ölçülü, tedbirli ve dengeli olmamanın ağır bedellerini ödüyoruz. “Öfke baldan tatlıdır” misali, gerçekleri görmek yerine çoğu zaman hayal dünyasında yaşamayı tercih ediyoruz. Sıkıntıları, dertleri ve problemleri hamasetle aşabileceğimizi düşünüyor ve hamaset tuzağına düşüyoruz.
Gaziantep’de meydana gelen ve 54 kişinin ölümüyle neticelenen kanlı, çirkin ve benzeri olmayan terör saldırısından sonra da hamasete sarılanlar oldu. Terör belasına doğru teşhis koyup uygun tedaviler yapılması gerekirken; “Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur/ Bir Türk dünyaya bedeldir” anlayışını akla getiren yorum ve değerlendirmeler yapıldı. Çirkin ‘canlı bomba’ saldırısından sonra sosyal medyada yapılan değerlendirmeler başka nasıl yorumlanabilir ki?
Çok sarsıcı ve bir o kadar dikkat çekici olan konu, ‘mütedeyyin insanlar’ın da bu tuzağa düşmüş olmasıdır. Sabah akşam kendimizle övünsek, en büyük küfür ve hakaretleri ‘düşman’lar için sıralasak, dünyanın başka ülkelerini itham etsek karşımızdaki terör belasını def edebilir miyiz?
TDK’ya göre ‘hamaset’in bir anlamı da şu: Dinleyenleri etkilemek veya heyecanlandırmak amacıyla yapılan abartılı anlatım.
Oysa bize, her şeyi olduğu gibi vasfeden, tarif eden, anlatan bir anlayış lazımdır. Nitekim Bediüzzaman Hazretleri, “Mübâlâğa zemm-i zımnîdir. Hangi şeyi vasfetsen, olduğu gibi vasfet. Medhin mübâlâğası bence zemm-i zımnîdir. İhsan-ı İlâhîden fazla ihsan, ihsan değildir” demiştir. (Sözler, Lemaat, s. 1165, eski baskılarda s. 658) (Yani abartma gizli bir kötüleme ve kınamadır. Övgünün aşırısı da yine gizli bir kötülemedir.)
Karşımızda ciddi bir terör belası var ve buna karşı hamasetle değil; probleme doğru teşhis koyarak, akılla, iz’anla, tedbirle ve ıslahla karşı çıkmak durumundayız. Terörün sebeplerini ortadan kaldırmadan, sadece “Bizi kimse mağlup edemez” diyerek nereye varabiliriz ki?
Elbette insanların ekseriyeti tahkik ehli olmadığı, yani yaşanan hadiseleri tam olarak araştırmak veya doğruluğunu, yanlışlığını meydana çıkarabilecek imkânlara sahip olmadığı için hamasî konuşmalar hoşlarına gidebilir. Öfke baldan tatlı olduğu gibi, hamaset de gerçeklerden çok daha sevimlidir! Ekseriyetin hamaseti tercih etmesi kimseyi yanıltmamalı. Milyonlarca kişi hamaseti tercih etse de tahkik ehli olduğunu iddia edenler hadiselere sükunetle yaklaşmalı. Madem ortada bir hastalık ve hasta var, onun tedavisini çalışılmalı. Yoksa, “Kanser en büyük düşmanımızdır. Kanser bizi yenemez. Pis kanser, çirkin kanser. Biz çok dirençliyiz” anlamına gelecek hamasi nutuklarla kanseri mağlup edip kanserli hastayı tadavi edemeyiz.
Bugünden tezi yok hamaseti bırakalım ve gerçekleri görelim. Ülkemiz çok çeşitli terör örgütlerinin hedefindedir. Tamamına karşı akılla hareket ederek tuzakları bozmak durumundayız. Gerçek tehlikeyi görmez ve hamasi nutuklarla günü kurtarmayı tercih edersek Allah muhafaza daha ağır faturalar ödemek durumunda kalırız.
Hamaset, boş övünme, gerçekleri inkâr işe yarayacak olsaydı bu haller başımıza gelmezdi. Gerçekleri görelim ve bin düşünüp bir adım atmayı tercih edelim. Milletin menfaati bu yoldadır.