"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bir yıl mı bin yıl mı?

Faruk ÇAKIR
20 Temmuz 2017, Perşembe
Türkiye’nin en kalabalık şehri olan İstanbul’un yollarını ve meydanlarını göle çeviren şiddetli yağış sonrası tedbir noktasında neler yapılabileceği tartışılıyor.

Belki buna tartışma da denilmez. Çünkü memurlar dışında konu ile ilgili bir masa etrafına gelinip çare arandığını henüz duymadık. Gerçek anlamda çare aramak, bu meselenin tartışıldığı ve icabında vatandaşların dahi katılabileceği bir toplantı düzenlemekle mümkün olabilir.

İTÜ Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu’nun konu ile ilgili değerlendirmesi dikkat çekici: “İstanbul, 2009’da Ayamama Deresi’nin de taşmasıyla büyük sel yaşamıştı. Bu sefer benzer durum olmadı, ama yağış miktarı çok yüksekti. İklim değişiyor, ancak önlemler, çözümler değişmiyor. Küresel ısınma kutuplardaki buzulların erimesinden ibaret değil. Bugün kentsel dönüşümü sadece ‘güçlü binalar inşa etmek’ olarak anlıyoruz. Kentsel dönüşüm ile şehirler muhtemel en üst doğal afetlere dayanıklı olarak inşa edilmeli. Japonlar bin yıllık sel ihtimaline karşı altyapı kurarken, bizde son birkaç yılın ortalamasına göre altyapı kuruluyor. Bir ülkenin kalkınması altyapıdan başlar. Maliyet çok yüksek diye bin yıl çalışacak sistemi kurmayanlar, her yıl tamirata harcadıkları parayla daha büyük harcama yaparlar.” (Yeni Şafak, 19 Temmuz 2017)

“Kentsel dönüşümü sadece ‘güçlü binalar inşa etmek’ olarak anlıyoruz” tesbitine itiraz eden çıkar mı? Meselâ, depremde en çok zarar görmesi muhtemel olan İstanbul’da yaşananlara bakalım: İdareciler neredeyse 20 yıldan beri “İstanbul’un yarısının yıkılıp yeniden yapılması lâzım” diyor. Ancak bu beyanlarını destekleyen bir icraat, bir faaliyet görülmüyor. “Deprem olursa şu kadar insan ölebilir, hemen tedbir alalım” deniliyor, ama iş orada kalıyor. Doğrudur, son yıllarda eski binalar yıkılıyor ve yerlerine yeni ve sağlam binalar yapılıyor. Ancak altyapıda ciddî bir iyileşme olduğu her hâlde söylenemez. Maalesef, çok basit meselelerde sınıfta kalıyor. İstanbul’da belki de yüze yakın ‘dere yolu’ var. Eskiden buralarda akan derelerin üstü kapatıldı ve gerçek anlamda yol oldu. Fakat, yağacak yağmurlar hesaba katılmadığı için bu ‘dere yolları’nın üstündeki asfalt yollar da gerçek anlamda bir ‘dere’ye dönüşüyor ve yollardan akan yağmur suları, asfat altından akan gerçek ‘dere’lere kavuşamıyor.

“Bir ülkenin kalkınması altyapıdan başlar” tesbitine itiraz eden yoksa, bunun gereği yapılması icâb eder. Çok önemli hatalardan biri de işi en başta hesaplayıp sağlam olarak yapmamaktır. Japonlar gibi bin yılı değilse bile hiç değilse 50 yıl sonrasını hesaplayıp, tahmin edip işlerimizi ona göre yapamaz mıyız?

Kısa süreli hesaplar yapıp önümüzdeki yılları düşünmediğimiz için imkânlarımızı da israf etmiş oluyoruz. Geçen yıllarda yatırımlardan sorumlu olan bir bakan, küçük bir balıkçı barınağının yapımının ‘bir defada verilecek miktarda para yok’ diye yıllar sürdüğünü, araya giren kış şartları ile o yıl yapılan çalışmanın heba olduğunu hatırlatmıştı. 

Uzağa gitmeye gerek yok: Oturduğumuz sokağın altyapısı, kaldırımları doğru dürüst plânlanıp bir defa mı yapılıyor yoksa seçim yıllarına göre üstünkörü tamirlerle mi geçiştiriliyor? Sadece İstanbul’un sokakları ve kaldırımları için israf ettiğimiz paranın hesabını yapan var mı? Ya köy yollarımız? Bir defa doğru dürüst yol yapmak yerine her hafta, her ay ve her yıl tamir çalışmaları yaparak sermayemizi sel sularına katmış olmuyor muyuz?

Devletteki israfı durdurabilirsek 200 yıl yetecek seviyede altyapı ihtiyaçlarımızı karşılayan yatırımlar için para ve imkân buluruz. Lütfen bahane aramayalım ve akıl için bir olan yolu tercih edelim.

Okunma Sayısı: 3673
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı