"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bir özrü bile fazla gördüler

Faruk ÇAKIR
13 Temmuz 2015, Pazartesi
Bosna-Hersek’in Srebrenitsa şehrinde yaşanan ve 8 bin 372 kişinin katledildiği katliâmın üzerinden 20 yıl geçtiği halde, sebep olanlar halen daha hak ettikleri cezayı almış değil.

Daha da önemlisi, bu katliâma bir şekilde göz yuman, sessiz kalan, sebep olan ‘dünya devletleri’nin yöneticileri de mağdurlardan, Bosnaklardan özür dilemiş değil.

Daha önce de çeşitli vesilelerle hatırlatıldığı üzere Srebrenitsa katliâmı; II. Dünya Savaşı’ndan bu yana Avrupa’da gerçekleşmiş en büyük toplu insan kıyımıdır ve bu hukukî olarak da belgelenmiştir. 11 Temmuz, bu katliâmın 20. yılıydı. Düşünün ki, toplu şekilde katledilen insanların kimlikleri bile tam olarak tesbit edilebilmiş değil. Her yıl, tesbit edilenler törenle defnediliyor. Bu sene de, Srebrenitsa soykırımında şehit edilen ve kimlikleri son bir yıl içinde tesbit edilen 136 kişinin cenazeleri Potoçari kabristanında duâ ve göz yaşları arasında defnedildi. Hakikaten büyük bir acı. Haberlere bakılırsa, Bosnalılar bu acıyı içlerine hissedip, gözyaşları döküyor ve katliâma sebep olanları vicdan muhasebesine dâvet ediyor. Yaşanan acıya dikkatleri çekmek için, soykırıma uğrayanların yürüyüş yolunu takip edip günlerce yürüyorlar. “Ölüm yürüyüşü” denilen bu yürüyüş için Saraybosna’dan yola çıkanlar 8 gün, Nezuk’dan yola çıkanlar ise 3 gün boyunca yürüyerek Potoçari Şehitliğine ulaşmış. Evet, 8 gün süren bir yürüyüş... 

Srebrenitsa Katliâmı, dünyanın değişik yerlerinde de gündem maddesi. Bu gündem dahilinde Srebrenitsa Soykırımı Anma Komitesi tarafından BM Genel Merkezi’nde bir panel düzenlenmiş. Eski Bosna Hersek Dışişleri Bakanı ve Bosna Hersek’in ilk BM Daimî Temsilcisi Muhammed Şakirbey, burada yaptığı konuşmada, “(Katliâmın üzerinden) 20 yıl geçmesine rağmen Clinton’dan hiçbir zaman ‘soykırımı önleyemediği’ için özür dilediğini duymadık. 1998’de Ruanda’ya gittiğinde soykırımı önleyemediği konusunda özür diledi. Clinton Srebrenitsa’ya gidecek, kendisinden özür dilemesini bekliyoruz” ifadelerini kullanmış. (AA, 11 Temmuz 2015)

Soykırım suçuyla ilgili hiçbir hesap sorulmadığını, bunun karşılıksız kaldığını dile getiren Şakirbey, Srebrenitsa’dakileri korumak amacıyla hava saldırısı gerçekleştirilmesi için NATO’nun da BM Güvenlik Konseyinin de gerekli adımı atmadığını hatırlatmış.

Aynı toplantıda bir konuşma yapan BM Genel Sekreteri’nin Soykırımın Önlenmesi Özel Danışmanı Adama Dieng de Srebrenitsa’da insanların dini kimlikleri yüzünden, Müslüman oldukları için öldürüldüğünü söylemiş.

Savaş devam ederken yaşanan tartışmalar hatırlanırsa, ‘hür dünya’nın yaklaşan soykırıma sessiz kaldığı rahatlıkla söylenebilir. Soykırımdan sonra harekete geçen dünya, soykırımdan önce harekete geçemez miydi? Ne gibi gizli hesaplar yapıldığını tam olarak bilemeyiz, ama hesap yapanları Allah’a havele edebiliriz.

“Özür dilense ne çıkar? Ölenler geri mi gelir?” denmemeli. Özür, bir yönüyle de benzer katiâmlara engel olunacağı anlamını taşır. Kimin ihmali varsa özürle işe başlamalı ve masumları hedef alan her türlü zulüm sona ermelidir.

Savaşın üzerinden bunca yıl geçtiği halde, katliâmın açtığı yaraların sarılabildiği söylenemez. Bu noktada hem hür dünyaya, hem İslâm âlemine hem de Türkiye’ye çok iş düşüyor.

Okunma Sayısı: 1640
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı