"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bindiği dalı kesen siyaset

Faruk ÇAKIR
29 Ağustos 2015, Cumartesi
Siyasette ‘uzun gün’ler görüyoruz ve anlaşılan görmeye de devam edeceğiz.

Siyasetin geleceğine dair tahminlerde bulunan herkes, mecburen ‘kısa dönem’li ve hesaplı konuşmayı tercih ediyor. Çünkü siyasî şartlar çok hızlı değişiyor.

“Menfaat üzerine dönen siyaset”in çirkinliğini görmeyen yok. Buna rağmen prensip olarak siyasetin ve siyasetçilerin, hırpalanmasına itiraz edilmeli. Birilerinin maksadı, siyaseti ve siyasetçileri karalayarak ‘darbeci anlayış’a hizmet etmek ise; hak, hukuk ve adalet adına bu yanlışa itiraz etmek icap eder.

Türkiye, 7 Haziran 2015 seçimlerinin tartışmasını tamamlamadan yeni bir ‘erken genel seçim’e doğru koşuyor. Yeni seçimin ne getirip ne götüreceğini bilmek mümkün değil. Temennimiz ve duâmız, hayırlı neticelere sebep olmasıdır.

Seçimler sandıkta kazanıldığı halde, öncesinde ve sonrasında çok kırıcı, çok yaralayıcı ve çok yıpratıcı bir ‘seçim süreci’ yaşanıyor. Kraldan fazla kralcılar, ‘kral’ların hatalarını görmesine de mani oluyor. İnternet dünyasını takip edenler orada yaşanan tartışmaları, ‘kavga’ları gördükçe siyasetin bindiği dalı kestiğine hükmedebilir. Dün ‘ak’ dediğine bugün ‘kara’ diyen belki de milyonlarca kişi var. Aynı şekilde siyasetçiler de en ağır tenkitleri yönelttikleri ‘meslektaş’larına, daha sonra kendi yanlarına geldiklerinde toz kondurmuyor. “Siyasettir, ne yapsa yeridir” diyerek kabul edilebilir mi? 

Elbette bu sadece bir kişi ve bir partiyi teslim alan bir hastalık değil, umumî olarak siyasetçilerin düştüğü hatadır. Bu hatalar tekrarlandıkça milletin siyasetçilere bakışı değişiyor ve siyaset bindiği dalı böylece kesmiş oluyor.

Tabiî ki bu hataları görüp siyasetçileri ikaz edenler de var. Ancak bu ikazların duyulduğunu ve dikkate alındığını söylemek kolay değil. Seçim hükümeti kurulması yolunda da siyaseten yanlış adımlar atıldı. Başka partilerin iç işlerine karışmak anlamına gelecek adımları atmak parti siyaseti açısından haklı görülse bile, siyasetin ana gövdesi için tahrip edici oldu. İktidar partisine mensup bazı eski milletvekili/siyasetçiler, bu tavrın bir ‘pazarlığı akla getirdiği’ni hatırlattı ve uzun dönemde bu adımı atanların zarar edebileceğini hatırlattı. “Lider diktası”na elbette itiraz edilmeli, ama her partinin de belli ölçüleri, belli prensipleri olur. Kişilere bakanlık teklif ederek ‘muhalif parti’yi ya da teklif edilen kişiyi zor durumda bırakmak isabetli siyaset midir? Evet, böyle bir adım kısa dönem için gücü elinde bulunduran partiye fayda sağlayabilir, ama uzun dönem için siyaset âlemine bir fayda sağlar mı?

Siyasetin ve siyasetçinin kendi bindiği dalı kesmesi akıl işi değil. Parti menfaatlerinden önce millet menfaati düşünülmeli. Kısa dönem kârı için, uzun dönemde kazanılacak millet menfaati feda edilmemeli.

Kalıcı ikaz ve uyarıyı unutmayalım: Ne doğrarsak tabağımıza, o gelir kaşığımıza... Ne ekersek, onu biçeriz. Rüzgâr ekmeyelim ki fırtına biçilmesin. Bir yılı değil, on yılı, yüz yılı düşünelim vesselâm. 

Okunma Sayısı: 1644
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı