"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Beraber çare bulalım

Faruk ÇAKIR
09 Ocak 2017, Pazartesi
Çok büyük bir dertle ya da dertlerle karşı karşıyayız ve bunun çaresini de hep birlikte, el ele vererek bulmak durumundayız.

Kısaca ‘bağımlılık’ olarak tarif edilen dert, dört yanımızı sarmış durumda. Uyuşturucu/öldürücü bağımlılığından başlamak üzere, kumar, içki ve hatta ‘sanal âlem bağımlılığı’ var ve bunlar geçmiş yıllara nisbetle çok yaygın. Maksadımız umutsuzluk yaymak değil, ama hastalıkların da farkına varmak durumundayız. Hastalık bilinecek ki çare aransın ve çare bulunsun.

Üsküdar Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nesrin Dilbaz, Antalya’da düzenlenen “10’uncu Madde Bağımlılığı Kongresi”nde yaptığı açıklamada, alkol ve madde bağımlılığının 10 kat arttığını söylemiş. Rakamlara itiraz etmek her zaman için mümkün, fakat tehlikenin yaygınlaştığını görmek için çevremize bakmak yeterli değil mi? Çocuklarla ve gençlerle muhatap olan öğretmenlere, imam hatiplere, sağlık kuruluşlarına sorulsa aynı tehlikeye dikkat çekmeyecekler mi?

Bağımlılık yapıcı maddelerin ulusal güvenlik problemi olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Dilbaz, uyuşturucu (isimlendirme de önemlidir: aslında öldürücü/fç) maddelerin ölüme yol açma bakımından terörden daha fazla etkili olduğunu hatırlatmış.

“Bağımlılık” belâsından kurtulmak gayesiyle Sağlık Bakanlığı’na 300 bin kişinin başvurduğunu da söyleyen Prof. Dilbaz, şunu da ilâve etmiş: “Kumar oynamak için eskiden siz bir yere giderdiniz, şimdi kumar oynanacak yerler sizin ayağınıza geliyor. Bunun için akıllı telefonunuzun olması yeterli. Ciddî anlamda kumar bağımlısı hasta tedavi için bize gelmeye başladı. Bu bağımlıların çoğu genç hastalar.” (DHA, 8 Ocak 2017)

İsimleri ne olursa olsun başta gençler olmak üzere çocuklarımızı ve bir bütün olarak cemiyeti tehdit eden çok büyük, çok ciddî bir dertle, problemle, hastalıkla, alışkanlıkla karşı karşıyayız. Bu kötü, öldürücü, cemiyeti zehirleyici alışkanlıkların son yıllarda arttığı da inkâr edilemez. Velev ki son yıllarda artmamış, hatta azalmış olsun. Ortada hepimizi doğrudan ya da dolaylı olarak ilgilendiren bir mesele var. Bu noktada birimizin derdi ile hepimizin derdi aynı. O halde bu derte, bu hastalığa, bu musîbete birlikte, el ele vererek çare aramalıyız ve bulmalıyız. “Senin derdin, benim derdim” diyebilecek bir durum yok. Dert hepimizindir, Türkiye’nindir, İslâm dünyasınındır ve insanlığındır. Türkiye bu musîbete karşı çok acil ve çok ciddî çareler aramak ve bulmak durumundadır. “Bu dert Avrupa’nın derdidir. Bizim temellerimiz sağlam” diyerek kulak üstü yatamayız. Allah muhafaza etsin, daha feci durumlarla karşılaşmamak için bugünkü tedbiri, çareyi yarına bırakamayız. Hakikaten tehlike büyüktür. Türkiye’nin, milletimizin, ailemizin bu tehlikeyi savuşturmasına yine hep beraber çalışalım.

Bu fenalıklardan, bu kötülüklerden, bu tuzaklardan kurtulmanın bir yolu da müstehcen yayınlara engel olmak, hiç değilse teşvik etmemektir. Maalesef Türkiye’yi idare edenler müstehcen yayınları tehdit olarak görmüyor. Sahibi mütedeyyin bilinen medya vasıtalarının müstehcen yayıncılıkta en önde olması ve aynı zamanda idarecilerin dostu olması dikkat çekici değil mi?

Dert hepimizin olduğuna göre çareyi de hep birlikte bulmak mecburiyetindeyiz ve bulabiliriz.

Okunma Sayısı: 3601
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Özcan Erkiş

    9.1.2017 17:46:05

    (3) Hedefinde "dindar nesil" olan ve "inadına imam hatip" diyen üstelik 15 yıldır ortaksız tek başına iktidarda olan bir partinin yönettiği ülkede, iç-dış bunca gaile varken, eğitimi ve ekonomisi SOS verirken, çocukları uyuşturucu pençesine düşmüşken, toplumsal barış ve huzura ihtiyacımız varken, OHAL rejimiyle ardı arkası kesilmeyen tasfiye ve ihraçlarla hak ve hürriyet ihlalleri yapılırken; biz neyle meşgulüz ve ne konuşuyoruz? Ülkeyi Milletin Meclisi mi tek bir adam mı yönetsin? İstişare ve meşveretin ve ortak akılla bir meclisle ülke yönetimi akla, mantığa, fıtrata ve asrın hususiyetine muvafık ve uygun iken; "beka sorunu" veya"fiili durum"yahut "zaruret" gibi kendinden menkul ve mevhum gerekçelerle bir şahsın akıl, irade ve emrine vermek gayretkeşliği bütün meselelerin önüne geçti. Allah sonumuzu hayra tebdil eylesin. Kıblemizi mi şaşırdık?...

  • Özcan Erkiş

    9.1.2017 17:22:32

    (2) Sayın Çakır, başka haber sitelerinde maalesef göremediğim bu ehemmiyetli hatta hayati meselenin (demek ki Başkanlık meselesi daha mühim ki medya âdeta ona kilitlenmiş-öe) inşaallah haber ve yazılarınızla zaman zaman dile getirerek hep birlikte takipçisi olalım. Bu konu milletin istikbalini ilgilendiriyor ve şuan tartışılan konudan daha mühimdir. Uyuşturucu tuzağına düşenlerin %49 oranında "arkadaş çevresi" olması düşündürücüdür. Okuldaki eğitimden aile yapısına, sosyal çevreden sosyal medyaya uzanan çok geniş dâirede her fert ve her kurum kendine düşen vazifeyi hakkıyla yerine getirmelidir. Bilhassa devlet uyuşturucu örgütlerine göz açtırmayacak tarzda sıkı takibe alarak üzerine düşeni yapmalıdır. Çünkü vatandaşın can ve mal emniyetinden evvelan ve bizzat sorumludur.

  • Özcan Erkiş

    9.1.2017 16:58:42

    (1) Yeni Asya'nın manşetten yaptığı daha doğrusu uyardığı acı haber ve vahim tablo, gençliğımiz üzerinden geleceğimizi tehdit edet boyutlardadır. Sıze de teşekkür ediyoruz, zira gündemin başka konulara kilitlendiği şu günlerde gözden kaçırılan fakat umumu alâkadar eden ehemmiyetli bir meseleye temas etmişsiniz. Tablo gerçekten acı. Son 5 yilda 13 kat artan, kullanım yaşının 13'lere düştüğü, bulaşma sebebinin %49 oranında arkadaş çevresinden olduğu bir uyuşturucu belasıyla karşıyayız. Çocuklarımız özelde ailelerin genelde de toplumun bir aynası olup onlaŕın ahvâlini yansıtırlar. Bu mânâda kendimizi ve ahvâlimizi, çocuklarımızda müşahade edebiliriz. Demek ki topyekun içtimai/toplumsal bir "check-up" tan geçmemiz gerekiyor. Öyle ya bu çocuklar bizim çocuklarımız olduğuna göre...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı