Kurban Bayramı’nın ilk günü (12 Eylül 2016) başlayan ateşkesin Suriye’ye kalıcı barış getirmesi umuluyordu, ama maalesef bu beklenti başka bahara kaldı.
Bayram öncesinde Amerika ve Rusya’nın Suriye’de ateşkes konusunda anlaştığı duyurulmuştu. Anlaşmayı duyuranlardan ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, Suriye’de şiddetin azaltılması ve acıların hafifletilmesini temenni ettiklerini beyan etmişti. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ise ateşkesin 7 gün uygulanmasının ardından ABD ile bir uygulama merkezi kuracaklarını aktarmış ve “Rusya hava kuvvetleri ve ABD hava kuvvetlerinin Suriye’deki teröristlere karşı birlikte hava saldırısı düzenlemesi konusunda anlaştık” demişti.
Neticede ateşkese kısmen uyuldu ve Kurban Bayramı sakin geçti. Bayramın sona ermesiyle birlikte her nedense anlaşmalar unutuldu ve Suriye’ye bomba yağmaya başladı. 5 yılı geride kalan Suriye iç savaşı sadece şehirleri değil baştanbaşa bir ülkeyi yerle bir etti. Bunca acı, bunca mülteci, bunca kana rağmen hâlâ savaşa devam ediliyor olması dünyanın en büyük cinayetleri arasında sayılmalı.
Cuma ve Cumartesi (23/24 Eylül 2016) günlerinde de Suriye’ye bombalar yağmaya devam etti ve yüzlerce kişi öldü.
Halep genelindeki kurtarma çalışmalarını yürüten sivil savunma ekipleri aralarında kadın ve çocukların bulunduğu 56 sivilin öldüğünü ve bombardımanlarda 220 sivilin de yaralandığını duyurmuş.
Başka bir haberde ise Halep’i hedef alan hava saldırılarında 86 kişinin öldüğü açıklanmış. Öyle ki artık ambulanslar dahi kullanılamaz hale gelmiş. Maalesef artık ölü sayısı da bir anlam ifade etmemeye başladı. Hemen her gün onlarca, yüzlerce kişinin ölmesi de dünya liderlerini uyandırmıyorsa ne yapmak lâzım?
Kurban Bayramı öncesi sağlanan ateşkes ne oldu, nasıl oldu da devam etmedi? Muhtemel barışı kim ya da kimler bozdu? Barışa kim çelme taktı? Yoksa anlaşma yapan devletler bir yandan imza atarken öte yandan gizli servislerine “Fırsat bu fırsat, silâh denemelerine devam edin” mi diyor?
Tekrarlamakta fayda var: Suriye’yi tanınmaz hale getiren bu iç savaş inşallah en nihayetinde bitecek. Kimin elinde bir imkân varsa bu savaşın bir an önce, yarın değil bugün sona ermesi için kullanması lâzım. Nasip olur ve savaşın sona erdiğini görürsek, bugün şehirleri yerle bir eden büyük devletlerin o günlerde timsah gözyaşları akıttıklarına da şahit olabiliriz!
Bu savaşı bitirmenin ve yeni savaşlara yol açmamanın bir yolu da insanlığın uyanmasını temin etmek olabilir. Avrupa’dan Asya’ya, Amerika’dan Avustralya’ya kadar insanlık harekete geçer ve ülkelerindeki yöneticileri bu noktada ikaz ederse inanın bu savaş bir günde değilse de bir haftada biter.
İnsanlığın ve büyük devletlerin idarecilerinin uyanması için daha kaç tane Aylin Kurdi bebekler, Ümran Dakneş gibi çocuklar mağdur olmalı?
Barışa çelme takanlara en büyük ceza barışı temin etmek olmalı. İnsanlık uyanmalı ve bunu yapmalı...