"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ayakta gezen cenazeler

Faruk ÇAKIR
20 Mart 2016, Pazar
Fısıltı gazetelerinin yaydığı ve yazdığı haberler maalesef gerçek oldu ve İstanbul’un merkezi sayılan Taksim’deki İstiklal Caddesi’nde ‘canlı bomba’ patlayarak yeni cinayetlere imza atıldı.

‘Canlı bomba’ diyoruz, ama belki bunlara daha isabetli bir tesbit ile ‘ayakta gezen cenazeler’ demek lâzım. Bir insanın ‘canlı bomba’ olarak kendisiyle birlikte başkalarının da ölümüne sebep olması, onların yaşarken de ‘canlı’ olmadığını gösterir. Bu çirkinlik, bu canilik, bu zulüm başka nasıl izah edilebilir mi?

İstiklâl Caddesi’nde patlayan bomba ve sonrasında yaşananlar, önceki patlamalar ardından yaşananlarla birebir aynı. Yayın yasağı, terör saldırısını kınayan açıklamalar ve saldırıyı kimin düzenlediği konusunda tahminler...

Basın özgürlüğü ve yayın yasağı meselesi, uzmanların üzerinde konuşup tartışacağı bir mesele. ‘Çirkin’ görüntülerin ‘canlı yayın’la duyurulması, terörle mücadeleye fayda mı sağlar yoksa yayılmak istenen ‘korku’ya hizmet mi eder? Bu mesele ayrıca konuşulup tartışılmalı.

Muhtemelen; Taksim, İstiklâl Caddesi’nde patlayan ‘canlı bomba’nın da kim olduğu ve ilişkileri ortaya çıkacak. Yalnız şunu unutmamak lâzım: Bundan önceki saldırıları düzenleyen ‘canlı bomba’ların kimlikleri de eylemlerinden sonra tesbit edilip ortaya konuldu. Fakat bu ‘başarı’ terörü önlemeye yetti mi? Aslolan, çok önceden bu eylemleri önleyecek tedbirler atmak değil mi?

Meselâ, Ankara, Kızılay’da gerçekleştirilen terör saldırısını organize ettiği ve kaçtığı iddia edilen teröristin iki ayrı ilden 3 adet pasaportunun bulunduğu haber veriliyor. Aynı haberlere göre bu kişi, 2013, 2014 ve 2015’de 8 defa Habur’dan yurt dışına giriş-çıkış yapmış. (Hürriyet, 19 Mart 2016)

Bu ve benzeri haberlerin doğruluk derecesini bilemiyoruz, fakat ortada ciddî ihmaller olduğu söylenemez mi? ‘Tehlikeli’ kişiler, nasıl olup da bu kadar rahat hareket edebiliyorlar? Bir ‘canlı bomba’nın patladıktan sonra bütün ilişkileri ortaya çıksa bile ihmaller ortadan kalkmış olur mu? Kusura bakılmasın, ama ciddî bir güven problemiyle de karşı karşıyayız.

Her fırsatta ifade etmeye çalışıldığı üzere terörle mücadele dünyanın en zor işlerinden biridir. İddialı bir şekilde “Mücadeleyi o yapamadı, bu yapar” demekle problem çözülmez. İtiraz edilen şey, bu mücadelenin hafife alınmasıdır.

İhmaller zinciri bakımından çok şey söylenebilir. Fakat bu atmosferde bunları dile getirmek yanlış anlamalara kapı açabilir. Türkiye’yi idare edenlerin çok vaad ve çok sözden ziyade, çok iş yapmalarını talep ederiz. Her şeyin yolunda olmasını biz de arzu ederiz, ama tabloya bakınca bu kanaate varmak mümkün mü? Adalet sınırları içinde kalınarak her türlü terör faaliyetleri sona erdirilmeli. Ne kadar adil olunursa, terör tohumlarının çimlenmesine de o kadar engel olunmuş olur. Çünkü terör, haksızlığın ve adaletsizliğin çoğaldığı zeminlerde boy alır.

Bombalar, nihayetinde milletimizin istiklâline ve istikbaline atılmış sayılır. Bu ve benzer bombaların neticesiz kalması için duâ edelim.

Okunma Sayısı: 1837
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı