Dün, az rastlanan bir hadise yaşandı. Türkiye genelinde birçok ilde elektrikler kesildi. Elektrik kesintilerinin tamamen sona ermesi ise saatler aldı.
Hemen ifade edelim ki, böyle ‘teknik arıza’lar her zaman ve her yerde meydana gelmesi mümkündür. Ancak meydana gelen elektrik arıza ve kesintisinin sebebinin tesbit edilememesi, tesbitte geç kalınması büyük bir eksikliktir. Elektrik dağıtım şirketleri, “Bizlerin yapabileceği çok bir şey yok. Çünkü merkezi sistemde bir problem yaşanıyor. Frekans kayması dediğimiz bir olay var” demişler.
Tabiî ki bu açıklama, elektrik kesintisi sebebiyle mağdur olanlar bakımından bir anlam ifade etmez. Kamuoyu daha anlaşılır bir izah bekler. İlk saatlerde, Enerji Bakanlığı dahil, kesintinin sebebini tam olarak izah eden hiç kimse çıkmadı. Bu vahim bir durum değil mi? Kesintinin sebebini tesbit etmekte bile geciken bir sistem, “bir numara” olma iddiasını sürdürebilir mi?
Türkiye genelinde aynı anda elektriklerin kesilmesi, onlarca ve hatta yüzlerce iddianın gündeme gelmesine de sebep oldu. Savaş çıktığından bahsedenlerden tutun, terör saldırılarına; İran’ın Türkiye’ye sattığı gazı kestiğinden, Avrupa’nın Türkiye ile enerji bağını kestiğine kadar çeşitli iddialar gündeme taşındı. Türkiye’yi idare edenler de kamuoyunu ikna edici bir açıklama yapmayınca bu iddialar havada uçuştu.
Elektrik kesintisinin sebep ve sonuçları tartışılırken, vahim bir hadise daha yaşandı. “Avrupa’nın en büyük adliye sarayı”nda rehin hadisesi oldu. Elbette bu hadisenin de nasıl cereyan ettiği sonraki günlerde açıklanır. Nasıl olursa olsun, ortada ciddî bir ihmal olduğu söylenebilir. Çok iyi korunan ve korunması da gereken yerlere silâhlarla mı girildi, yoksa içeride silâhlı bulunması gerekenlerin silâhları mı gasp edildi? Her durumda ciddî bir güvenlik problemi ile karşı karşıya olduğumuz ortaya çıkar.
Böyle hadiselerin hiçbir yerde ve hiçbir zaman meydana gelmesi istenmez. Bundan ve beterlerinden Allah hepimizi muhafaza etsin. Ancak bu hadiselerden ders ve ibret almak lâzım. Kim ki enaniyet, kibir ve gururla hareket eder; ummadığı şekilde itibarı sarsılabilir. Türkiye’yi idare edenler çoğu zaman ölçüsüz övünmelerde bulunuyorlar. Farklı cümlelerle de olsa “Bir Türk dünyaya bedeldir” anlayışı ile hareket ediliyor.
Bir bütün olarak ölçüsüz laflar etmenin zararını görmüş oluyoruz. Bunun yerine gerçek anlamda büyük işler yapalım, ama büyüklük taslamayalım... Büyük işlerimizi milletler, devletler görsün ve takdir etsin; onlar bizim için ‘büyük’ desin. Kendinden menkul büyüklük iddiaları bütün Türkiye’ye zarar veriyor...
Ülkemizde şahısları aşan bir sistem problemi yaşanıyor. Temelleri sağlam atılmayan sistemin sancıları bu güne kadar gelmiş durumda. Hep birlikte sistemin tamir ve düzeltilmesi için gayret sarfetmek lâzım. Aksi halde temelleri sağlam olmayan binanın odalarını boyamış oluruz.
Ayaklarımızın yere bastığı gün, krizleri çözmekte de başarılı oluruz. Yaşanan krizler ve problemler, sistemin aksayan yönlerini görmemize vesile olsun inşallah.