Dünyanın her yerinde iyiler ve kötüler olduğunu, toptancılık yapmamak gerektiğini Avustralya’da yaşanan bir hadise ile yeniden görmüş olduk.
Şöyle ki, Avustralya’da faaliyet gösteren ırkçı anlayışıyla tanınan “Tek Ulus” partisinin senatörü Pauline Hanson isimli hanım, Müslümanlara karşı fena fikirlerini ortaya koymak için ‘burka’ giyerek meclise girmiş. Bununla, Avustralya’daki idarecileri Müslümanlar aleyhinde kışkırtmak, ‘burka’ ve benzeri giyim tercihlerini yasaklatmak istiyormuş.
Tabiî ki Avustralya gibi nüfusunun çoğunluğunun Müslüman olmayan bir ülkede böyle bir hareketin netice alması akla gelebilir. Maalesef ki böyle bir propaganda, böyle bir provokasyon neredeyse Müslüman ülkelerde bile idarecileri yanıltabilir. Neyse ki aynı şey Avustralya’da olmamış ve insaflı yöneticiler bu tuzağa düşmemiş. Avustralya Adalet Bakanı George Brandis, idarecileri ve vekilleri Müslümanlar aleyhinde kışkırtmak isteyen senatör Pauline’e alkışlanan bir cevap vermiş. Avustralya’da burkanın yasaklanması için çalışmalar yürüteceğini ifade eden ırkçı parti ‘Tek Ulus’a mensup senatör Pauline Hanson’un, “Avustralya halkı adına söylemek istediğim, Avustralyalıların büyük bir çoğunluğu burkanın yasaklandığını görmek istiyor” sözüne karşı şöyle demiş: “Hayır Senatör Hanson, hayır. Burkayı yasaklamayacağız. Avustralya’da yaklaşık yarım milyon Müslüman yaşıyor. Onların büyük bölümü de yasalara saygılı, gayet iyi Avustralyalılar. Onları alay konusu yapacak, yalnızlaştırıp uçlara itecek, dini kıyafetleriyle dalga geçecek değiliz. Sizi yaptığınız bu dehşet şeyi bir kez daha düşünmeye dâvet ediyorum.” (www.bbc.com, erişim: 18 Ağustos 2017)
Avustralya Adalet Bakanı’nın bu tavrına kim ‘kötü, fena’ diyebilir? Şükür ki Avustralya’daki senatörler de ‘kötü ve fena’ dememişler ve Adalet Bakanı Brandis’in bu sözleri İşçi Partisi ve Yeşiller’in de aralarında olduğu farklı partilerden senatörlerin alkışını almış. Bu vesile ile biz de Avustralyalı bakanı alkışlıyoruz ve tebrik ediyoruz.
Tartışma burada da bitmemiş ve Avustralya Başbakanı Malcolm Turnbull da Adalet Bakanına sahip çıkarak, teröre karşı verilen savaşta, Müslümanların vazgeçilmez müttefikleri olduğunu belirtmiş. Adalet Bakanı George Brandis’e destek veren Turnbull, Müslüman Avustralyalılarla işbirliğinin terörizmle mücadele için kritik önem taşıdığını hatırlatmış. Turnbull, “Teröre karşı verilen savaşta vazgeçilmez müttefiklerimiz Müslüman topluluklardır. Bu teröristlerin kurbanlarının çoğu Müslüman. O zaman bu konuda oldukça açık konuşalım. Onlar her bakımdan en iyi müttefiklerimizdir” şeklinde konuşmuş. (AA, 18 Ağustos 2017)
Benzer pek çok hadise vesilesiyle “Dünyadaki bütün iyilerle birlik kurulsun” anlamına gelecek tekliflerin gündeme gelmesi boşuna değil. Avustralyalı bakan ya da başbakan Müslümanları savunmamış olsa onlara çok çok kızma imkânımız olur muydu? “İslâmı bilmedikleri için Müslümanları savunmuyorlar” diyebilirdik ve bunda da haksız olmazdık. Buna rağmen başka dine mensup yöneticilerin hak ve hakikat namına Müslümanları ve dolayısıyla İslâmı savunmaları bin defa alkışa ve tebrike lâyıktır.
Biz yine doğruları tekrarlayalım: Dünyadaki bütün iyiler bir araya gelsin ki ‘fena’lar ‘insaniyet’e tuzak kuramasın...