Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş Mevlid Kandili vesilesiyle yayınladığı mesajında İslâm âleminin dertlerine çarenin Kur’an’ın emirlerinde ve Hz. Peygamberimizin sünnetinde olduğuna dikkat çekmiş. Sünnete ve hadislere haksız itirazların olduğu bir dönemde bu hatırlatma isabetli olmuştur.

Mevlid Kandili’nin, insanlığa hakkı, hakikati, adaleti, merhameti anlatan, hukuku, hikmeti ve güzel ahlâakı gösteren bu nebevî silsilenin son peygamberi Hazret-i Muhammed’in (asm) dünyayı teşrif ettiği gece olduğunu hatırlatan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Allah Resûlünün (asm) gelişiyle, bireysel, toplumsal ve evrensel düzeyde, zihin, fikir ve ahlâk plânında tarihin en büyük inkişâfı ve inkılâbının yaşandığına işaret etmiş. (AA, 29 Kasım 2017)

Peygamberimizin (asm) bütün insanlığa “hakkı, hakikati, adaleti, merhameti, hukuku, hikmeti ve güzel ahlakı” öğretmiş ve göstermiş olmasına dikkat çekilmiş olması çok çok önemlidir. Bu kavramlar günümüzün asıl dertleri arasında yer almıyor mu? Sadeci İslâm ülkeleri değil bütün insanlık hakka, hukuka, adalete ve güzel ahlâka muhtaç değil mi? Peki, güzel ahlâk konusunda insanlığa kim örnek oldu ve olabilir? Bu ünvana ve bu hakka, düşmanlarının dahi “Muhammed’ül-Emin” dedikleri zât en lâyık değil mi?

Ahlâk meselesi o kadar önemlidir ki şu anda Türkiye’nin ve belki de dünyanın büyük problemleri arasında yer alan enflasyon, ekonomik kriz gibi meseleler bu derdin yanında küçük kalır. Nitekim İstanbul’da düzenlenen ‘şiddet’ konulu bir toplantıda konuşan Altınbaş Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Emre Alkin şöyle demiş: “Deniyor ki ‘en büyük meselemiz enflasyon, büyüme’.  Ben bunlara şahitlik ediyorum ve üzülüyorum. Bizim asıl meselemiz enflasyon değil ahlâk, asıl meselemiz büyüme değil kalkınma. Bunları birbirine nasıl karıştırıyorsak şiddet meselesindeki birçok önemli parçayı da birbirine karıştırıyoruz. Türkiye’nin en önemli meselesi bence bozulan ahlâk ve aynı zamanda kadın erkek arasındaki hatta en nihayetinde toplum içinde hiç bitmeyen çekişmedir. (...) Bugün şiddet kurumsallaşmış durumda. Türkiye, çocukların büyürken oldukça sık şekilde şiddete maruz kaldıkları veya şiddete şahit oldukları bir ülke. Dolayısıyla bugüne kadar şahit olduğumuz şiddetten daha büyük bir şiddete önümüzdeki yıllarda şahit olabilme korkusu içindeyim.” (DHA, 29 Kasım 2017)

“Türkiye’nin en büyük derdi, meselesi enflasyon değil, kötü ahlâktır” diyen kişi bir ilâhiyatçı olsa belki ekonomistler itiraz edecekti. Ancak bu tesbiti yapan nihayetinde bir ekonomi uzmanı. O halde asıl meselenin, derdin ve problemin ahlâk eksikliği olduğunu bilmeli, görmeli ve buna göre adım atmalıyız.

Tabii ki ahlâk denildiğinde içine pek çok mefhum da girer. Bütün bunları temin edip insanlara anlatabilmek de ancak Peygamber Efendimizin (asm) ‘güzel lisan/ kavli leyyin’ metoduyla mümkündür. 

Cemiyte güzel ahlâkı anlatmak isteyen kim olursa olsun mutlâka bu noktada Risale-i Nur Külliyatından istifade etmek durumundadır. Hz. Muhammed ve onun ortaya koyduğu güzel ahlak, Risale-i Nur eserleriyle güzelce anlatılabilir kanaatindeyiz.