Dünyevî sistemler, yürürlükteki kanunlar, insanları ‘hata’ yaptıktan sonra cezalandırmayı tercih eder.
Fıtrat dini olan İslâm ise, insanları kötülük yapmamaları konusunda ikna eder, onları suç işlemekten korur. İnsanların yaptığı kanunlar cinayet işleyenleri cezalandırırken, İslâm ise insanların cinayet işlememesini öğütler, ikna eder ve en başta engeller. Hangisi daha faydalı? İnsanların cinayet işleyip hapislerde çürümesi mi yoksa hiç cinayet işlenmemesi mi?
“Fıtrat dini İslâm” sosyal hayata da yön verir. İslâm’ın ortaya koyduğu prensiplere göre yaşanmayan hayatta, yüzlerce, binlerce problem ortaya çıkar. İnsanoğlu ‘zalim ve cahil’ olduğu için, ekseriyetle ‘başını duvara vurmadan’ uyanmaz. Avrupa’nın hali buna en iyi misaldir. Güya kendi akıllarıyla hareket edip ölçüp-biçerek ‘doğru’ları ortaya koyarlar. Zamanla bu ‘ölçü’lerin yanlış olduğu ortaya çıkar ve bin pişman olarak ‘fıtrat’a sığınmak durumunda kalırlar.
Bu hakikati tasdik eden bir hadise, 2016 yılbaşı gecesi Köln’de yaşanmış. O gün yaşananlar şöyle haber olmuş: “Almanya’nın Köln kentinde yaklaşık 80 kadının yılbaşı gecesi cinsel saldırı ya da gasp şikâyetinde bulunmasından sonra kentin belediye başkanı, emniyet müdürünü acil görüşmeye çağırdı. Köln’deki ana tren istasyonunda yaşanan saldırıların boyutları Almanya’da ciddî bir tartışma başlattı. Saldırılara bin kadar sarhoş ve agresif gencin katıldığı belirtiliyor.” (bbc.com, 5 Ocak 2016)
Bu çirkinliğe çare arayan Almanyalı yöneticiler, “kadınları nasıl daha iyi koruyabileceğini” tartışmaya başlamış. Neticede, özellikle otobüs ve taksilerde kadınların tacizden korunması için harem-selâmlık uygulaması gündeme getirilmiş!
Misal olarak, Regensburg Şehir Konseyi, belediye otobüslerinde “Kadınlara özel bölüm-Ladyzone” ayrılmasını tartışmaya başlamış. Regensburg Şehir Konseyi’nin Hıristiyan Sosyal Vatandaşlar Partisi üyesi Christian Janele’nin gündeme getirdiği teklife göre, kadınlara ayrılan özel bölümlere erkeklerin girmesi yasak olacak. Focus Online haber sitesi, kent konseyinin bu teklifi değerlendireceğini yazmış. Christian Janele ve partisi ayrıca “kadın taksisi” teklifini de gündeme getirmiş. Buna göre, kadınların akşamları sadece kadın taksicilerin kullandığı taksilerle yolculuk yapmaları, şehir idaresinin de taksi ücretine katkı payı vermesi teklif etmiş.
Bu teklifler, ‘akıl için yol bir’ olduğunu göstermez mi? Benzer teklifler Türkiye’de gündeme gelse ortada ‘irtica hortladı’ sözleri dolaşırdı. Görebildiğimiz kadarıyla Almanya’da böyle bir tartışma olmamış. Çünkü insanlar dertlerine ‘çare’ arıyor. Başka bir yol bulamayınca, ‘fıtrat’a sığınıp ‘kadınlara özel bölüm’ açılması teklif edilmiş. Bu ihtiyaç sadece Almanya için değil, insanların yaşadığı her yer için geçerlidir.
Ülkemizde de bu noktada ciddî sıkıntılar yaşanıyor. Bilhassa İstanbul gibi büyük şehirlerde otobüs, metrobüs ve metrolar ‘ilmen, dinen ve tıbben’ binilmeyecek şekilde kalabalık. Bu bakımdan kadınlar için ayrı otobüs, metrobüs ve metro mutlak surette sağlanmalıdır. Hadiseler bunu dikte ediyor.
Yoksa, ‘pembe metrobüs, pembe otobüs’ ve benzer uygulamaları Almanya’dan sonra mı gündeme alacağız? Fıtrata direnenin kazandığı görülmemiştir. Boş inadı bırakalım ve ‘fıtrat dini İslâm’ın güzelliklerini görelim...